Enis Ersoy [email protected]
CHP'ye Kurulan Kumpasın Asıl Hedefi Kim?
26 Kasım 2019 15:53
Bakmayın Erdoğan’ın, “koltuğunda kalması bizim işimize gelir” dediğine. Kılıçdaroğlu; CHP, İyi Parti, HDP ve Saadet Partisi’ni bir arada tutmaya devam ettiği sürece AKP ve MHP için “milli güvenlik sorunu” olmaya devam edecektir.
Gerçekten de belediye seçimlerine kadar Erdoğan için eşi bulunmaz bir ana muhalefet lideriydi. Ama artık öyle değil. Uluslararası ilişkilerde bir söz vardır: Güçten büyük olan, güçler dengesidir.
Tek başına Erdoğan karşısında yenilgiden yenilgiye koşan Kılıçdaroğlu, belediye seçimlerinde CHP ile İyi Parti, HDP ve Saadet’i buluşturmayı başardı. O birliktelik de İstanbul ve Ankara’yı Erdoğan’ın elinden aldı.
Yani Kılıçdaroğlu artık Erdoğan’ın koltuğunda oturmaya devam etmesini isteyeceği eski Kılıçdaroğlu değil. AKP iktidarı için karşısındaki blok ciddi bir tehdit olarak duruyor. Anket sonuçları da bunu kanıtlıyor.
İyi Parti ile HDP gibi iki zıt kutbu aynı noktada buluşturmayı başarabilen Kılıçdaroğlu’nun, son kumpas tartışmasında sergilediği akıl tutulmasını anlamak ise mümkün değil.
İsmail Küçükkaya’nın sorusu karşısında, “Ben Rahmi Turan’ın iddiasına inanmıyorum. Hiçbir CHP’li, Saray’dan genel başkanlık için destek aramaz” deseydi, tartışma başlamadan sona ererdi. İhtimal vurgusuyla da olsa, “doğrudur” sözü, tarihi bir hataydı.
En azından oklar Muharrem İnce’ye çevrildiğinde, bir kez daha “gel bakalım Muharrem” deyip, yan yana kameraların karşısına çıksaydı, konuyu iki gün gecikmeli de olsa yine kapatmayı başarırdı.
Şimdi Kılıçdaroğlu’na düşen görev, bu haberin eğer CHP içinden çıktıysa, kimler tarafından üretildiğini acilen ortaya çıkarmaktır.
Kaynak, CHP içinden biri değilse ve Kılıçdaroğlu bunu ortaya çıkarabilirse, yazının başında anlatmaya çalıştığım gibi, artık iktidarı korkutan, kumpaslarla devrilmeye çalışılan bir lider olduğunu tescil ettirmiş olur.
Eğer yalan haberi üretenin CHP içinden birileri olduğunu ortaya çıkarırsa da o isimlere kapıyı göstererek, partisine büyük fayda sağlar. Hem de liderliğini güçlendirir.
Bu arada Muharrem İnce için de bir iki söz etmeden geçmeyelim. Siyasi tecrübesiyle sürekli övünen İnce’nin yaptığı siyasi intihardır.
“Saray’a giden ben değilim, kanıtlasınlar Taksim’de kendimi yakayım” dedikten sonra, Kılıçdaroğlu’nu bu konuyu aydınlatmaya çağırıp, kendisine sahip çıkılmamasına sitemini daha sakin bir dille anlatsaydı, günün kazananı olurdu.
Ama İnce, yandaş basının büyük ilgi göstereceği belli olan basın toplantısında, “CHP-çete-pislik” kelimelerini yan yana getirip, partisini AKP medyasına dövdürmeyi tercih etti. Tanıdığım, konuştuğum tüm CHP’lilerde İnce’nin derin bir hayal kırıklığı yarattığını gördüm.
Muharrem İnce’nin, Cumhurbaşkanlığı yarışı sırasında yakaladığı rüzgarı, Ekrem İmamoğlu’na kaptırdığı bir dönemde öfkesini ve üslubunu kontrol edemeyerek, kendisine büyük zarar verdiğini düşünüyorum.
twitter/enisersoy35