Durmuş Yılmaz'dan ihtiyat akçesi uyarısı
11 Temmuz 2019 12:59
İYİ Parti Ankara Milletvekili, Merkez Bankası eski başkanı Durmuş Yılmaz, Merkez Bankasının A.Ş statüsünde para basan bir kuruluş olduğunu, yedek akçeye ihtiyacı olmadığını söyledi.
“Bu para sizi kısa vadede cennete koyacak, arkası cehennem bilin”
(Hülya Karabağlı - Turkiyegundemi.com Özel Haber)
Teklifle getirilen yedek akçe düzenlemesinin doğru olduğunu düşündüğünü belirten Yılmaz, hükümete, “Merkez Bankasında yedek akçeyle ilgili düzenlemeyi yapın ama Merkez Bankasının bilançosundan bunu silin” önerisinde bulundu.
Ekonomiye yardım yapılmak isteniliyorsa, düzenlemenin yapılmasını ancak bankanın yedek akçe biriktirmeyip, Hazineye alınmamasını, silinmesini, likiditenin piyasaya çıkmamasını söyleyen Yılmaz, “Bu para sizi kısa vadede cennete koyacak, arkası cehennem bilin. Çözümden ziyade problem üretecek, bu para ülkeye zarar verecek, iyilik yapmayacak" diye konuştu.
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin Palan ve Bütçe Görüşmelerinde İYİ Partili Durmuş Yılmaz’ın konuşması şöyle:
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Çok ciddi bir konuyu ve kurumu tartışıyoruz. Dolayısıyla bu işin cidden şakası vesaire yok. Dolayısıyla Merkez Bankası bize her zaman lazım ama maalesef gelinen nokta itibarıyla kurumsal kimlik olarak Merkez Bankamız şu anda çok büyük bir yara aldı. Dolayısıyla bunun tamiri de çok uzun sürecek diye düşünüyorum.
Ben şu anda Sayın Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal Bey'in yerinde olmayı çok fazla istemem. Murat Bey yarın Basel'e gidip Uluslararası Ödemeler Bankasında 35 ülke merkez bankası başkanıyla bir araya geldiğinde acaba orada Murat Bey diğer merkez bankası başkanlarıyla otururken, tartışırken, konuşurken, sohbet ederken Türkiye'de şu anda olan biteni, Sayın Cumhurbaşkanımızın Merkez Bankası hakkında söylediklerini söylediğinde bu insanlara ne cevap verecek?
Kesinlikle utanacağını düşünüyorum çünkü içinde bulundum, çok zor bir duruma soktular. Sayın Başkanım, dolayısıyla Merkez Bankası bize lazım, bu konuda son derece dikkatli olmamız lazım. Bu kurumsal kimlik, seksen yılda, 85 yılda kazandığı kurumsal yapı ve kimlik maalesef şu anda bu söylemlerle -siz ister kabul edin ister kabul etmeyin- çok büyük yara aldı.
Sayın Milletvekilim, Sayın Başkan Yardımcım; sizlere saygıda kusur etmek istemem ama şu anda siz bu konuyla ilgili yani yedek akçenin devriyle ilgili birtakım şeyler söylediniz. Söylediğiniz sözler yanlış değil ama bunlar birer sonuç yani öyle şeyler söylediniz ki bunu gerekçelendirmek için, şu cümleyi kurmak zorundayım, bunu da saygısızlık olarak almayın:
"Merdikıpti şecaat arz ederken sirkatini söyler." Aynen öyle oldu, söyledikleriniz yanlış değil fakat söyledikleriniz bir sonuç. Bugün anonim şirket statüsünde de olsa Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının yedek akçeye ihtiyacı yok. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası para basan bir kuruluş, Merkez Bankasının sermayeye de ihtiyacı yok.
Merkez Bankasının şu andaki sermayesi 25 bin TL, 250 bin adet de hissesi var, bir hissesi 10 kuruş. Dolayısıyla 25 bin TL'lik hisseyle biraz önce söylediğiniz 60 küsur milyon kârı ediyor, operasyon yapıyor. Dolayısıyla Merkez Bankasının kâr etmesi demek övünülecek bir şey değildir, Merkez Bankasının kârı -sizin de dediğiniz gibi- karşısındaki özel sektörün zararıdır.
Merkez Bankasının kâr ettiği yıllarda ekonomi düzgün yönetilmemiştir, sorun vardır. Eğer siz likidite açığı var, bankalar fonlamak zorunda, faiz yüzde 24. Efendim, döviz sıkıntısı var, ortalama paçal maliyetten mal ettiğiniz, 3 liradan aldığınız doları 6 liradan satıyorsunuz, elbette kâr ediyorsunuz. Kimin bu? Karşısındaki özel sektörün, ekonominin diğer tarafının parası bu. Dolayısıyla Merkez Bankasının kârıyla övünülecek bir taraf yok.
Eğer bir ülkede Merkez Bankası kâr ediyorsa o yıl o ekonomide bir problem vardır ve ekonomi düzgün yönetilmemiştir. Bunun anlamı bu. Siz de sabahleyin sunumunuzda söylediniz "3 kere zarar etti." dediniz. Zarar da sabit kur sisteminin olduğu dönemde bir devalüasyon yapıldığında, zarar da oradan kaynaklanıyor.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Ben buraya getirilen yedek akçeyle ilgili düzenlemenin doğru olduğunu düşünüyorum, daha da iyi yapılabilir. Yani Merkez Bankasının yedek akçeye ihtiyacı yok çünkü para basan bir kuruluş bu. Fakat sizin yanlışınız şu, buradan hareketle sizin şunu söylemeniz lazım:
1980'li ve 1990'lı; özellikle 1990'lı yıllarda yapılan bu yanlışlardan maalesef hiçbir tecrübe ve ders çıkarılmamış ve bununla ilgili olarak da hiç kafa yorulmamış. Eğer siz bu 1990'lı yıllarda yapılan yanlışlardan ve onun sonucunda ortaya çıkan 2001 krizi sonunda sizi iktidara getiren bu husustan sonuç çıkarsaydınız şimdi sizin bu yedek akçeye sahip çıkmamanız gerekirdi.
Yapmanız gereken şu: Merkez Bankasında yedek akçeyle ilgili düzenlemeyi yapın ama Merkez Bankasının bilançosundan bunu silin. Siz sabahleyin de dediniz ki: "Bu likidite piyasaya artı değildir, vesaire değildir; bu, para çıkması değildir." Beyefendi, Merkez Bankası gişesinden çıkan her bir banknot para arzıdır, Merkez Bankası nezdinde hesabı olan herhangi bir kuruluşun hesabına yazılan alacak para basmadır, açıktan para basmadır.
Velev ki bu para Merkez Bankasının kârı olsun. Bence eğer tarihe not düşmek istiyorsanız, ekonomiye bir yardım yapmak istiyorsanız ve de mali disiplinle ilgili bir şeyiniz varsa, yapmak istediğiniz bir duruşunuz varsa şunu yapın: Bu düzenlemeyi yapın, Merkez Bankası yedek akçe biriktirmesin, bu kefen de değildir ama deyin ki:
Bunu silelim, bu likidite piyasaya çıkmasın. Bunun 2001 krizine giden yoldaki yüzde 15'lik kısa vadeli avanstan hiçbir farkı yok. Bu, enflasyonisttir. Şu anda enflasyona çok fazla etkisi olmayabilir çünkü ekonomide talep çökmüş vaziyette, kredi yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Kredi müessesesini döndüren sadece 3 tane kamu bankası var ve onlar da hep arka kapıdan dolaşıyorlar. Dolayısıyla eğer bunu siz arka kapıdan dolaşarak ekonomiye likidite sağlamak istiyorsanız gideceğimiz yer olarak 2001 krizinden ve 2008'den çok daha fazla bir yere gitmeyeceğiz.
Dolayısıyla gerçekten tarihe bir not düşmek istiyorsanız bu düzenlemeyi yapın. Merkez Bankası bu kadar yedek akçe ayırmasın ama bunu hazineye almayın, bunu silin. Parasal genişlemedir bu ve bu, açıktan para basmadır.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - İzin verirseniz, bu şey nereden geldi, onu da söyleyeyim, yani yedek akçeyle ilgili düzenleme nereden geldi? Bildiğiniz gibi, Merkez Bankası, dediğim gibi, para basma monopolisti olan bir kuruluş ama biz 1930 yılında Merkez Bankasını kurduğumuzda Merkez Bankasının para basabilmesi için o günkü standartlara göre -dünyada altın standart sistemi var- kasanızda bir miktar altının bulunması lazım.
O dönemde parayı basan Osmanlı Bankası, Merkez Bankasının kasasında altın olmadığı için paraya ihtiyaç var, sermayeye ihtiyaç var o nedenle Merkez Bankası anonim şirket statüsünde kurulmuş ve 4 tane de grup hissesi var.
4 grup hissedarın 1'i de özel ve tüzel kişiler ve bunlar kollarındaki bilezikleri, parmaklarındaki yüzükleri gelmişler, Merkez Bankasına vermişler ve bu insanların şu andaki torunları 60'ncı madde gereğince, zannedersem, biraz önce söylediğim 25 bin TL'lik sermayenin 250 bin adet hisseden yüzde 6'lık pay alıyorlar, 10 kuruşun yüzde 6'sını alıyorlar bunlar temettü olarak, o 60 milyardan aldıkları şey bu. Niye o zaman bu kurulmuş? Çünkü kasada altın yok, para basamıyor, para basması için de altın yok. Ne yapılmış?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kim alıyor bu kârı?
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Bu kârı (D) grubu hissedarlar.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kim onlar?
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Ali, Veli, Hasan, Hüseyin; Türkiye'de yerleşik vatandaşlar. 1930'da vatanseverliğinden dolayı kolundaki bileziği sıyırıp boynundaki kolyeyi Merkez Bankasına sermaye olarak veren insanların torunları, hissedarları.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Dolayısıyla 1930 yılında para basabilmek için İsveç'te yerleşik Amerika'da şeyi olan bir firmaya Türkiye'de kibrit ve çakmak tekeli veriliyor, oradan 10 milyon dolar alıyor, o 10 milyon dolar karşılığında altın alıp kasaya koyup onun karşılığında para basılacakken Hitler iktidara geliyor, dünyada altın standardı sona eriyor; ondan sonra fiyat paraya geçiyoruz, şu an da para basmak gayet kolay. Yani yedek akçeden onun ayrılmasının rasyonalitesi bu.
Bugün Türk Ticaret Kanunu'na göre otomobil üreten, buzdolabı üreten, herhangi bir iktisadi faaliyette bulunan bir şirketin yedek akçe ayırması son derece makul, mantıklı ve sorumlu ama Merkez Bankasının para basma tekeli olduğu için böyle bir şeyi yok, tarihe o günkü şartların getirdiği bir şey. Dolayısıyla sizden ricam bu yedek akçedeki parayı sildirin şeyden, böyle bir düzenleme yapalım.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Bu parayı kısa vadede bir cennete koyacak fakat bunun arkası cehennem, bilin. Şu anda içinden geçmekte olduğumuz ve giderek derinleşen bu krizi bu para daha da derinleştirecek, çözüm üretmekten ziyade problem üretecek çünkü sizi kolaya sevk edecek ve sizi alınması gereken tedbirleri almaktan alıkoyacak. Lütfen, bu paranın silinmesi için buraya bir düzenleme yapın. Bu para ülkeye zarar verecek, iyilik yapmayacak bu para.
(Hülya Karabağlı - Turkiyegundemi.com Özel Haber)
ekonomi, haber, merkez bankası, Durmuş yılmaz, iyi parti, yedek akçe