Yalçınbayır: Her İktidar Muhalefeti Tadacaktır
16 Mayıs 2021 03:01
AK Parti kurucularından Ertuğrul Yalçınbayır: İnsanlar muhalefette sınanmaz, iktidarda sınanır; her nefis ölümü, her iktidar da muhalefeti tadacaktır
Geçen süre içinde AK Parti'de çok şeyin değiştiğini buna bağlı olarak da hata zincirine sürekli yeni halkaların eklendiğini söyleyen Yalçınbayır'a göre HDP de bir vesayetten, diğerleri de kendi vesayetlerinden kurtulmak ve özgürleşmek zorunda. Zire Türkiye'nin buna ihtiyacı var."
Bir hukukçu olarak devletin farklı kademelerinde görev yaptınız. 1990'larda gündeme gelen siyaset-medya-mafya tartışması bir kez daha ülke gündeminde. Organize suç örgütü lideri Serdar Peker'in açıklamalarını nasıl yorumluyorsunuz?
İsimler üzerinde durmaya gerek yok. Genel olarak kurallara uymama alışkanlığı var. Sedat Peker, Alaattin Çakıcı, Susurluk, daha önceleri ve daha önceleri vardır. Bunlar hep var olmuştur. Bu mücadelede devletin güvenirliği çok önemlidir. Güven duygusunun zafiyete uğradığı ve yozlaşmanın olduğu toplumda çok şey olur. Bunların siyaset ve ticaretle iç içe geçmişliği hep var olmuştur.
Türkiye'de suçların işlenme biçimine, sayısına, niteliğine ve kapsamına bakın. Ülkenin yaklaşık 4'te 3'ü birbiriyle davalı, sanık ve tanık sıfatlarına sahipse vay o ülkenin haline. Doğal olarak bu aynı zamanda ülkenin demokratik niteliği ve insan haklarının her birimine yansır. Dil konuşmak, beyin üretip tartışmak içindir. Yanlış yapılıyorsa birilerinin uyarıp ikaz etmesi lazım. Herkes düşüncesini özgür bir şekilde söyleyebilmeli. Neyi yazdık ve ne söyledik? Neyi söyledik ve karşılığında ne yaptık?
"Yolsuzluk yapanlar yüce değerlere sığınınca hesap sorulmadı"
1996'da meydana gelen Susurluk kazasıyla ortaya çıkan karanlık ilişkilerden ötürü bakanlıktan istifa eden Mehmet Ağar yine konuşulur oldu. Kirli ilişkilerde isimleri geçen insanlar neden "vatan-millet" ifadeleri ve devlete sahip çıkma ile kendilerini savunuyor?
Hepimiz Susurluk olayını gördük. Susurluk'un üzerine yeterince gidildi mi? Yeterince araştırıldı mı? Yasama ve yürütme bununla ilgili üzerine düşen görevi yaptı mı? Halk bir dakikalık susma, bir dakikalık ışık kapatma gibi eylemler yaptı. Ben o zaman milletvekiliydim ve iktidara rağmen bu eylemleri yaptık. Yolsuzluklarla ilgili çok şey yaşandı. Bunu yapanlar yüce değerlere sığınınca hesap sorulmadı. Nedir bu değerler; ülke menfaati, anayasal düzeni koruma, devletin yüksek menfaatleri…
Bırakın lafı, somutlaştırın. Şimdi insan hakları meselesinde neredeyiz? Anayasa Komisyonu Başkanlığım döneminde dokunulmazlığı kaldırılması istenen pek dosya vardı. Ben Mehmet Ağar'ı tanırım ve kendisiyle özel görüştüm. Konuyla ilgili birtakım beyanlarda bulundu. Mesele bunların açıklanması değil, asıl konu meselenin takip edilmemesi, kurum ve kuruluşların kuruluş gayesine uygun davranmayarak denetleme görevini yapmamasıydı. Bunu denetleyecek olan oy veren insanlardır.
Susurluk tek başına bir olay değil. Diğerleri de öyle. Bunlara fırsat verilmemeli. Derin devlet değil, devletin görevini yapması gerekir. Devlet derin bir şekilde bunları yapmak üzere mi planlandı? Elbette hayır. Görevlerini kötüye kullanan ve ihmal edenler var. Ayrıca bunların siyaset ve ticaret ilişkileri var. Bu kuruluş felsefesine ve üstün kurallara saldırmaktır, devletin varlık sebebini tahrip etmektir. Hem iktidarı hem de muhalefetiyle bunu yapıyoruz. İyi yönetebilseydik Susurluk gibi olaylar tekerrür edip Türkiye bu hale gelmezdi
"Tayyip Bey'e itiraz ettiğimiz için 2 buçuk saat toplantı yapılamadı"
AK Parti'nin kurucuları arasında yer aldınız. İlk genel sekreter olarak görev yaptınız. Başbakan yardımcılığı görevinde bulunan biri olarak partide olup bitenleri nasıl yorumluyorsunuz?
AK Parti'yi kuran, program ve tüzüğünü yazan ekibin içindeydim. Mesela genel başkana karşı bağımsız ve tarafsız olan, parti ve ülke demokrasisini zenginleştirmeyi amaçlayan Demokrasi Hakem Kurulu önerimizle oluştu. O gün yazılanların hiçbirinin altında Tayyip Bey'in imzası yoktur, çünkü onlar ortak aklın ürünüydü. Anayasanın nasıl değiştirileceğini noktasına, virgülüne yazdık. Bunlara ne oldu? Tayyip Bey kurucular kurulu toplantısında başkan seçildiğinde liste verdi ve ‘ben bunlarla çalışmak istiyorum' dedi. Tüzük ve program çarşaf listeyi esas aldığı için listeye itiraz ettik. Hiç kimse üyenin seçme ve seçilme hakkına ipotek koyamaz ve bu başkanı da bağlar. 2 buçuk sat boyunca toplantı yapılamadı. Her zaman bu benzeri şeyleri söyleme gayretinde olduk.
"Hukuk ve güvenirlik yoksa yatırımcı gelmez"
Önce bir çizgi filim sonra da "aşılıyım" sloganıyla turistleri çekmek için yapılan reklam görselleri tepkilerden sonucu kaldırıldı. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?
Her işte önce samimiyet ve ciddiyet lazım. Şampiyonlar ligi finali İstanbul'da yapılacaktı, Portekiz'e alındı. Yine oto yarışları Türkiye'de yapılacaktı başka bir yere alındı. İstenildiği kadar halkın aldatılması ve yanıltılmasına zemin hazırlansın, gerçeğin gücü değişmez. Gerçek az da olsa, doğru ve bilimsel olduğu müddetçe galip gelecektir. Turistlere yönelik yapılan çalışmalar ekonomik kaygılarla yapılıyor ve bu müşteri bulmaz. Dünyaya satacağınız şey artık insan haklarıdır. Bu yatırımlar için de böyledir. Hukuk ve güvenirlik yoksa yabancı yatırımcı gelmez. Sabah karar alınıyor, akşam değiştiriliyor. Kararname çıkarılıyor birkaç gün sonra değiştiriliyor. Bu ciddiyete sığmaz. Turizm için de diğer işler için de bu böyledir. Ancak herkes bir gün yaptığı yanlışın hesabını verecek. Yeri gelir yabancı ülkeler, yeri geldi mi seçmen bunun hesabını sorar.
"Tayyip Bey'in birçok açığı var"
Eskiden AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan, konuşmalarıyla gündem belirliyordu, şimdiler de ise sürekli savunmada. Sizce bu duruma nasıl gelindi?
Futbolun içinden gelen Tayyip Bey, ‘ben kazanmak için kolektif oynuyorum, takım buna uymak durumunda. Kazanmak, kazanmak ve kazanmak' derdi. Ben de futbolun içinden gelme biriyim ve tekniğin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ben teknik olarak kişilerin serbest ve tüzel oynamasından yanayım. Mutlaka galip gelmek değil, güzel oyun sonuç getirir. Orta sahada topu dolaştırıp savunmaya geçmek sonuç alamamaktır. Sonucu belirleyen evrensel kriterler, Türkiye'nin hangi ligde yer aldığıdır. Mesela çevre, demokrasi veya basın yayın özgürlüğü liginde kaçıncı sıradayız? Sonuncu.
Bunlarla ilgili, Avrupa Birliği kriterleri ile ilgili sözler verilmişti, ne oldu? Tayyip Bey sonunda defansif bir tavır içinde. Çünkü karşı tarafın hücum edebileceği birçok açığı var. Demirel'e ‘hataların nelerdir, yanlış gördüğünüz işleri söyleyebilir misiniz?' sormuşlar. Demiş ki ‘hangisinden söz edeyim, hangisini anlatayım.' Birkaç tane değil ki. Hata zinciri o kadar çoğaldı ki artık mecburen defanstalar. Hatta ve hatta 11 kişi ile defans yetmiyor, o defansa seyircileri de indirmeye kalkıyorlar.
"Katılım sürecini bile halktan gizlediler"
Sizler bu ülkede önemli meselelerde referandum sandığını halkın önüne getirdiniz. Kanal İstanbul gibi bir meselede bile artık referandumdan bahsedilmemesini nasıl yorumluyorsunuz?
Her bir mesleki disipline bakın, odaların bu konudaki tutum ve davranışlarına bakın ve bunun karşılığını değerlendirin. Siz çok önemli konularda ‘referandum yapacağız' dediniz. Peki neler yaptılar? Katılım sürecini bile halktan gizlediler. Halkın sözünü söylemesini engellemeye kalktılar. Alın, İkizdere'de yaşananlar… Ben çevre hareketinin içinden geliyorum. Biz 100'e yakın davada imzası olan Bursa Barosu'nun elemanlarıyız. Peki bunların uygulanması konusunda Bakanlar Kurulu ne yaptı?
O dönem kamunun bilgi edinmesine engel olmak üzere Başbakanlık Resmi Gazete'de yayımlanmadan karar aldı. Resmi Gazete'de yayımlanmadan. Türkiye'de ilk termik santral davasıydı. Şimdi hala termik santralleri tartışıyoruz. Hala Kanal İstanbul tartışıyoruz. Bugün Dünya Çiftçiler Günü. Hala Cargill'i tartışıyoruz. Cargill'i anlatsam ben size yasamanın, Amerika'nın lobi çalışmaları sonucu nasıl baskı altına girdiğini, yürütmenin nasıl baskı altına girdiğini, yargının, sivil toplumun nasıl baskı altına girdiğini görürsünüz.
"Bir emanet teslim aldılar, ilelebet var olacağı düşünüyorlar"
AK Parti ve MHP dışındaki tüm siyasi partiler Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin kaldırılıp Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi'nin getirilmesi gerektiğini savunuyor. Sizce Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi Türkiye'ye uygun mu?
Bakın bütün partiler tek adam veya oligarşik yapıdan kurtulmak zorunda. HDP de bir vesayetten, diğerleri de kendi vesayetlerinden kurtulmak zorunda, özgürleşmek zorundayız. Türkiye'nin buna ihtiyacı var. Ne derseniz deyin, eğer danışma yoksa, eğer denetim yoksa, eğer katılım yoksa o işten hayır gelmez. Demokrasi insanoğlunun vardığı üstün bir seviye… Ne demek Türkiye'ye has sistem. Bırakın Allah aşkına. O has dediğiniz sistemi Türklükle değil bilimsellikle açıklayın. ‘Ben yaptım, oldubittiyle' değil. İnsanlar da ‘niye' diye sorsun, ‘neden' diye sorsun. ‘Fırça atmazsanız ben konuşacağım' diye soran milletvekillerini hatırlayın, gruplara, ‘Biz sizin yerinize düşünüyoruz, tasarının noktasına virgülüne dokunmayın' diyenlere bakın. Düşünce ve düşünceyi açıklama özgürlüğünün nasıl sınırlandırıldığını görün. Milletvekillerini belirleyen sisteme bakın…
Siz bir emaneti teslim aldınız. İlelebet var olacağını mı düşünüyorsunuz? Bugün varsınız, yarın yoksunuz. Bunu söylemek işin tabiatı gereği. Her nefis ölümü tadacaktır; her iktidar da muhalefeti tadacaktır. Gerekirse meclis dışında kalmayı da tadacaktır. Bunları görün ve işin kalitesine yönelin.
"Önemli olan nitelik üzerinde ittifaktır"
Kuruluş aşamasında farklı eğilimlere bünyesinde yer veren AK Parti nereye evrildi?
Bunlar başlangıçta pratik olarak partinin yönetim kademesinde şu kadar şu düşüncede, şu kadar bu düşüncede olsun demek belki birleştiricilik için iyi bir şey olmuş olabilir ama önemli olan nitelikler üzerindeki ittifaktır. Siz partilisiniz, sizin bu istekleriniz partinin tüzüğüne uyuyor mu, başkasının hukukunu çiğnemiş olmayacak mısınız?
"Öyle kişiler vardı ki onlar dönemimizde partiye üye bile olamazlardı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı iyi tanıyan birisisiniz. Sizce Erdoğan bu sistemi getirdiğine ve ülkeyi ittifaklara mahkum ettiğine pişman olmuş mudur?
Şüphesiz ki bundan dönüşün yollarını arayacaktır. Bundan dönüşün yolları arasında HDP ile CHP'yi bölmek ve diğerlerini yanına çekmek de vardır. Dün kendilerine söylenen sözler dikkate alındığında koalisyon kuramayacağı veya partiye kabul edilemeyecek kişileri yanına kabul etmek de vardır. Yani öyle kişiler vardı ki o kişiler bizim dönemimizde olsaydı partiye üye bile olamazlardı.
"İnsanlar iktidarda sınanır"
İnsanlar muhalefette sınanmaz, insanlar iktidarda sınanır. İktidarda yeterince süre verildi. Bir mühlet daha var. Tayyip Bey bunu kullanıyor. Tayyip Bey bu mühleti kullanacaksa işin aslına uymalı. Ama yapmış oldukları bundan sonra yapacak olduklarının da teminatıdır. Tayyip Bey öyle kişilerle görev yaptı ki zaman geldi onları dışladı zaman geldi kullanabildiği kadarıyla kullandı. Şimdi Tayyip Bey sistem adına, yanlışlıklar adına, kötü yönetim adına kullanılıyor. İyi yönetim her kesin hakkıdır. Yönetenlerin de görevidir. Hiç kimsenin anasından doğma haklarını sınırlandıramazsınız. Dil hakkını sınırlandıramazsınız, örf ve adetini uygulama, söyleme, anlama, anlatma haklarını sınırlandırmazsınız.
©