Uğur Mumcu’yu 29 yıl önce kaybettik
24 Ocak 2022 10:49
Türkiye’de araştırmacı gazeteciliğin simge ismi, ödünsüz kalem Uğur Mumcu, 29 yıl önce bir suikastle yaşamdan kopartıldı. Suikastin üzerindeki sis perdesi ise aradan geçen onca yıla karşın dağıtılamadı.
Gazeteciliğin büyük çınarı Uğur Mumcu’nun ölümünün 29. yılına, ‘faili meçhul’ bırakılan cinayet dosyası ve yine devleti saran karanlık odakların varlığıyla girdik.
Karlı, soğuk bir Ankara gününde patlayan bomba, Mumcu’yu hayattan kopardı. Bazı isimlerin, cinayetin arkasında olanları gizlemek için tuğlaları üst üste koyarak ördükleri duvar, varlığını hâlâ koruyor.
Mumcu cinayetiyle ilgili yüzlerce sayfalık Meclis Araştırma Komisyon Raporları, dava dosyaları birikti. Varılan sonuç kimseyi ikna etmedi.
Bugüne kadar gizli kalan sırların aydınlanması için hâlâ bir tuğlanın çekilmesi bekleniyor!
SORUŞTURMAYA EL KOYAN DGM SAVCISI
24 Ocak 1993 günü, Uğur Mumcu’nun arabasına binmesinin ardından, Çankaya’da yankılanan büyük bir patlama sesi duyuldu. Kısa süre içinde bombanın, Mumcu’nun arabasında patladığı anlaşıldı. Emniyet ekipleri olay yerine geldi.
Ankara’da Uğur Mumcu’nun öldürüldüğü haberi yayıldıkça, olay yerine gelen insanların sayısı da artıyordu.
Ankara’daki 1. Bölge Nöbetçi Savcısı olan Ahmet Soylu da olayı TRT’nin geçtiği haberden öğrenir öğrenmez suikast bölgesine gitti. Karşısında Ankara Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) Başsavcısı Nusret Demiral’ı buldu. Demiral, Savcı Soylu ’ya ‘olayı kendilerinin soruşturacağını’ söyledi. Soylu, tuttuğu bir tutanakla olay yerinden ayrıldı. Mumcu dosyası, artık DGM savcılarındaydı.
ÇALI SÜPÜRGESİNİN TOPLADIĞI ‘DELİLLER’
Patlama sonucunda parçalar yaklaşık 150 metre yarıçapında bir alana dağılmıştı. Delillerin sağlıklı toplanabilmesi için güvenlik kuşağı oluşturulması gerekiyordu. Güvenlik kuşağının da patlama merkeziyle en uzağa fırlayan parça arasındaki uzaklığın bir buçuk katı alanı kapsaması gerekiyordu.
Zaman geçtikçe, alana gelenlerin sayısı arttı. Kimlerine göre polisler çalı süpürgesiyle yerleri süpürerek delil topluyordu; kimilerine göre ise devlet büyükleri geleceği için görevliler bölgeyi temizliyordu. Sonuç olarak, çalı süpürgesiyle patlamanın olduğu alan temizlendi. Bunun yarattığı sıkıntı, soruşturma devam ederken, sonraki günlerde ortaya çıkacaktı.
“SİYASİ İKTİDAR İSTERSE ÇÖZER"DEN, “BİR TUĞLA ÇEKERSEK DUVAR YIKILIR”A
Nusret Demiral, Ankara’daki birçok kritik soruşturmayı yürüten bir savcıydı. Sivas Katliamı dosyasına da o bakmış, katliamın tahrik sonucu olduğunu, bunun sorumlusunun da ‘sol ve Aziz Nesin’ olduğunu söylemişti.
Demiral, Uğur Mumcu cinayeti soruşturması için asker kökenli DGM Savcısı Ülkü Coşkun’u görevlendirdi.
Türkiye’deki bütün güvenlik güçleri, istihbaratçılar alarma geçti. Mumcu cinayetinin çözülmesi gerekiyordu. Açıklama yapan bütün siyasiler, kamu görevlileri cinayetin çözülmesi için namus sözü veriyordu.
Soruşturma devam ederken garip şeyler de yaşandı. Mumcu’nun katledilmesinin ardında bulunduğu düşünülen örgütlerin peşine düşüldü. Tanıklar ortaya çıktı, itirafçılar konuştu, arka arkaya operasyonlar yapıldı ancak bir sonuç elde edilemedi.
Savcı Ülkü Coşkun, Mumcu Ailesi’ne, daha sonra söylemediğini iddia ettiği şu cümleyi kurdu:
“Bu işi devlet yapmıştır, siyasi iktidar isterse çözer."
O günlerde kurulan ve siyasi tarihimize geçen bir diğer cümle de, 10 Temmuz 1993’te Emniyet Genel Müdürü yapılan Mehmet Ağar’a aitti:
“Öyle bir şey ki, bir tuğla çekersek duvar yıkılır.”
Mehmet Ağar da yıllar sonra böyle bir şey söylemediğini ileri sürdü.
SERBEST BIRAKILAN İSİM FİRAR ETTİ
Mumcu’yu öldürenler aranırken, soruşturmayı yürütenler İslami Hareket Örgütü üzerinde durdular. 26 Ocak 1993’te, yani Mumcu’nun ölümünden iki gün sonra sabah 9:45’te Emniyet’e bir ihbar telefonu geldi. İhbarda adresi verilen evde, örgütün önemli isimlerinin bulunduğu ve şüpheli davranışlar sergilediği söyleniyordu. Polis harekete geçti ve evdekileri yakaladı: Şefik Polat ve Necmi Aslan gözaltına alındı.
Ankara polisi, gözaltına alınan isimlerin önemini kavrayamadı. İstanbul polisine de bu isimlerle ilgili ellerinde bilgi var mı, diye sormayı çok geç akıl etti. Gözaltına alınan kişiler, serbest bırakıldı. İstanbul polisi de serbest bırakılan kişilerin örgütün önemli isimlerinden olduğunu söyledi. Serbest bırakılanlardan Necmi Aslan tekrar yakalanabildi ama Şefik Polat çoktan firar etmişti.
Bunun nasıl olduğu tartışılırken, soruşturmada Mumcu’yu tehdit edenlerin tespit edilmesine çalışılıyordu. Cumhuriyet Gazetesi’nin Ankara bürosundan, Mumcu’ya gelen telefonların listesi alındı. Ama savcı Ülkü Coşkun, Mumcu’nun evine gelen telefonların kaydını sormadı.
ADALET BAKANLIĞI SAVCI HAKKINDA SORUŞTURMA BAŞLATTI, MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI KAPATTI
Coşkun’un soruşturmayı savsakladığı, delilleri toplamadığı şüphesi giderek artıyordu.
Nusret Demiral'ın; Güldal Mumcu ve avukat Emin Değer’e söylediği "Devlet isterse çözer, siz güçlü ailesiniz. Hükümette gerekli baskıyı oluşturun, gerekli mesaj ve talimat verilsin, çözümlensin ya da bu birimleri doğrudan bana bağlatın, ben de söz veriyorum, çözerim" demesi unutulmadı.
Mumcu Ailesi soruşturmayı yürüten Ülkü Coşkun’un görevini savsakladığını belirterek şikayetçi oldu. Adalet Bakanlığı, müfettiş görevlendirerek Coşkun hakkında soruşturma başlattı. Adalet Bakanlığı müfettişleri, Coşkun’un eksikliklerini sıraladılar ve kararlarında şu ifadelere yer verdiler:
"Uğur Mumcu'nun öldürülmesi olayı ile ilgili olarak oluşturulan hazırlık kağıtlarının incelenmesi ve yukarıda açıklanmasına çalışılan kimi konulardan da anlaşılacağı üzere;
Soruşturmayı yürütmekle görevlendirilen DGM savcısı Ülkü Coşkun'un, toplumda derin tepki uyandıran ye kamuoyunun çok yakından ilgilendiği anılan olayda, yukarıda belirtilen biçimde, doğrudan icra etmesi gereken kimi işleri yerine getirmemek suretiyle, arzulanan özveri ve duyarlılığı göstermediği izlenimini uyandıracak tutum izlediği, ‘Bu işi Devlet yapmıştır, siyasi iktidar isterse çözülür’ biçimindeki sözleriyle, olaya bakış açısını dile getirdiği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
Uygulanması düşünülen işlem: Hâkim Kıdemli Bnb. Ülkü Coşkun hakkındaki soruşturma maddesi gerçekleştiğinden, (DİSİPLİN CEZASI TAYİNİ) gerektiği düşünülmüştür."
Müfettişler, savcı Ülkü Coşkun’a disiplin cezası verilmesini istedi. Coşkun’un asker olması nedeniyle dosya Millî Savunma Bakanlığı’na gönderildi. Ancak Millî Savunma Bakanlığı Coşkun hakkındaki dosyayı kapattı. Coşkun sonraki süreçlerde terfi aldı.
Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay, savcılarla ilgili yaptığı açıklamada, bir yaptırımda bulunamadığını, Nusret Demiral’ın tayini için hazırlanan kararnamelerden de bir sonuç çıkaramadığını söyledi.
Belli ki birileri savcıları koruyordu…
MECLİS’TE FAİLİ MEÇHUL KOMİSYONU KURULDU
Mumcu cinayetinde savcıların yürüttüğü soruşturmada elle tutulur bir sonuç çıkmadı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde faili meçhul cinayetleri araştırmak için komisyon kuruldu. Aralarında Uğur Mumcu’nun da olduğu birçok cinayeti araştıran komisyon, 1995’te çalışmalarını yaptı ve raporunu açıkladı.
Raporda, Uğur Mumcu cinayetiyle ilgili yürütülen soruşturmaya dair çarpıcı tespitler yer aldı. Raporu hazırlayan milletvekilleri, "İdarenin yanlış yapan kamu görevlisini ne pahasına olursa olsun savunması gerektiği, uygulaması ve düşüncesinden vazgeçilmesi sağlanmalı. Devlet, kendi içerisinde görev suçu işleyenleri ne pahasına olursa olsun yargıya teslim etmelidir" ifadelerini kullandı.