Rabia Naz'a ne oldu ?
23 Nisan 2019 18:31
Tİp Genel Başkan'ı Erkan Baş 23 Nisan çocuk Bayram'ında bu kürsüde Rabia Naz' a ne oldu diye sormak isterdik dedi
- “23 Nisan Çocuk Bayramı'nda bu kürsüde "Rabia Naz'a ne oldu?" diye sormak isterdik”
Hülya Karabağlı
TBMM’nin sosyalist milletvekili, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, 23 Nisan Meclis özel oturumunda kürsü konuşmasında gurubu olmayan siyasi parti sözcülerine verilen 3’er dakikalık konuşma hakkını eleştirdi ve “Eğer sözlerimiz kısıtlanmasıydı, Meclisin kuruluşunun sadece emperyalist işgale karşı değil, bu işgalcilerle iş birliği yapan padişaha ve saray iktidarına karşı anlamlı bir karşı duruş olduğunu burada paylaşmak isterdik” dedi.
TBMM’nin açılışının 99. Yıldönümünü, “Emperyalist işgale ve iş birlikçi padişah tarafından temsil edilen saltanat düzenine karşı, halkın birleşik iradesini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisinin 99'uncu kuruluş yıl dönümünü kutluyorum” sözleriyle kutlayan Baş, konuşmasını, “23 Nisan 1920'de emperyalist işgale ve iş birlikçi saray iktidarına karşı yan yana gelip yeni bir ülke kurma iradesini ortaya koyan Türkiye halkları, yine aynı kararlılıkla yan yana gelecek, paranın, patronların iktidarını, onların iktidarını simgeleyen saray düzenine son verecektir” diye tamamladı.
Giresun’da şüpheli ölümü aydınlatılmaya çalışılan 11 yaşındaki Rabia Naz’a dikkat çeken sosyalist vekil, TİP Genel Başkanı Erkan Baş’ın Genel Kurul konuşması şöyle:
TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ GENEL BAŞKANI ERKAN BAŞ (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ekranları başında bizleri izleyen tüm işçileri, emekçileri başta olmak üzere, alın teriyle yaşayan ülkemizin onurlu insanlarını Türkiye İşçi Partisi ve şahsım adına en içten devrimci duygularla selamlıyorum.
Emperyalist işgale ve iş birlikçi padişah tarafından temsil edilen saltanat düzenine karşı, halkın birleşik iradesini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisinin 99'uncu kuruluş yıl dönümünü kutluyorum.
Sözlerime başlarken tüm Meclis iradesine karşı alçakça bir planın parçası olarak gördüğümüz Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na dönük saldırıyı kınıyor, Kılıçdaroğlu'na ve tüm CHP'li yurttaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Yine bu vesileyle, 167 gündür açlık grevini sürdüren Hakkâri Milletvekilimiz Sayın Leyla Güven'e en içten dayanışma duygularımızı iletiyor ve Leyla Güven'in sesinin duyurulması mücadelesinde kolluk kuvvetlerinin saldırılarına uğrayan tüm HDP'li milletvekili arkadaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletmek istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, 99'uncu kuruluş yıl dönümünü kutladığımız Mecliste 1985 yılından bu yana özel oturumlar yapılıyor ve bu oturumların önemli bir özelliği tüm siyasi partilerin eşit temsil hakkına sahip olmasıdır fakat ne yazık ki bugün, Mecliste grubu olmayan partilerin söz hakkı üç dakikayla kısıtlanmış durumda. Biz bu durumu önce Türkiye emekçi halklarına sonra da tüm milletvekillerinin takdirlerine sunarak sözlerimize başlamak durumundayız ve maalesef kısıtlanmış söz hakkıyla konuşacağız. Dolayısıyla, eğer sözlerimiz kısıtlanmasaydı, doksan dokuz yıl sonra bugün 23 Nisanda bağımsızlık iradesinin öneminden söz etmek, halkın egemenliğinden ve çocuklarımızdan söz etmek isterdik.
23 Nisan 1920'de kurulan Mecliste buluşan iradenin Anadolu'nun yoksul halklarının kanıyla, canıyla, alın teriyle emperyalist işgale direnerek ortaya koyduğu yeni bir ülke kurma inancının eseri olduğunu anlatmak isterdik ve arkadaşlar, örneğin Meclisin kuruluşunun sadece emperyalist işgale karşı değil, bu işgalcilerle iş birliği yapan padişaha ve saray iktidarına karşı anlamlı bir karşı duruş olduğunu burada paylaşmak isterdik.
Eğer söz hakkımız kısıtlanmamış olsaydı, Çocuk Bayramı'nı kutlarken 2 milyon çocuğun çalışmak zorunda olduğunu, yüzde 78'inin kayıt dışı çalıştırıldığını bu kürsüden ifade etmek isterdik.
Eğer söz hakkımız engellenmemiş olsaydı, 23 Nisan Çocuk Bayramı'nda bu kürsüde "Rabia Naz'a ne oldu?" diye sormak isterdik ve -TÜİK verilerine göre- "On yılda 482 bin kız çocuğunun devlet eliyle evlendirilmesinin sorumlusu kimdir?" diye söylemek isterdik.
Söz hakkımız kısıtlanmasaydı "İşçi çocukları da patron çocukları kadar özgürce ve mutlu yaşamaya hak sahibidir." demek isterdik. Ama maalesef değerli arkadaşlar, sözlerimiz kısıtlanmış durumda.
TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ GENEL BAŞKANI ERKAN BAŞ (Devamla) - Dolayısıyla burada cumhuriyeti kuran yoksulların bağımsızlık düşünün, nasırlı elleriyle yarattıkları değerlerin, zenginlerin kasalarına, tarikatların gerici emellerine ve sarayın şatafatına kurban edildiğini konuşamıyoruz. Fabrikalarımızın, tarlalarımızın, ormanlarımızın, akarsularımızın peşkeş çekilmesini konuşamıyoruz. Maalesef süremiz kısıtlandı ve doksan dokuz yıl sonra sadece tutanağa geçmesi için birkaç çift laf söylemek durumunda kalıyoruz. O yüzden, doksan dokuz yıl sonra 23 Nisan'da tutanağa şunların geçmesini istiyoruz: Kim ne yaparsa yapsın, bu ülkenin emekçi insanları, ezilen, horlanan, yoksul bırakılan halkımız zorbalara boyun eğmeyecek. 23 Nisan 1920'de emperyalist işgale ve iş birlikçi saray iktidarına karşı yan yana gelip yeni bir ülke kurma iradesini ortaya koyan Türkiye halkları, yine aynı kararlılıkla yan yana gelecek, paranın, patronların iktidarını, onların iktidarını simgeleyen saray düzenine son verecektir.