Nagehan Alçı sordu Kılıçdaroğlu yanıtladı
30 Haziran 2017 10:07
Kılıçdaroğlu, Adalet Yürüyüşü'nün on beşinci gününü tamamladığı Hendek'te, Habertürk kanalının hazırladığı canlı yayına Nagehan Alçı ve Deniz Zeyrek'in sorularını yanıtladı.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:
* İstanbul Maltepe'de umarım güzel bir miting gerçekleştireceğiz. Bir ülkede adalet yara almışsa o ülkenin kendi içinde barışı sağlaması mümkün değil.
* Doktor arkadaşlarımın önerisi var, tempoyu koruyun diye. Bazen dozu kaçırıyorum daha hızlı yürüyorum. Biraz daha yavaşlıyoruz uyarı üzerine sonra belli bir tempoda devam ediyoruz.
* Şantajla kaybedecek zaman yok. Varsa elinizde bir koz, savcı orada hâkim orada. Hâkim ve savcı sizin zaten. Alırsınız yargılarsınız. Ne olacak? Biz çekinecek miyiz?
* Siz Gülen cemaatinden şikayet ediyorsunuz. Gülen cemaatini devletin içine yerleştiren kim? Bir kişi hâkim olacaksa, savcı olacaksa, kaymakam, vali olacaksa nereye gidiyordu? Önce Pensilvanya’dan izin alıyorlardı. Bunların tayinini kim yaptı? Keşke bir araştırma yapsalar da biz ne söylemişiz onlar söylemiş görsek
"KONTROLLÜ DARBE"
Kılıçdaroğlu, Nagehan Alçı'nın 'Batı medyasına nüfuz edebilen FETÖ'nün yurt dışındaki bağlantıları 'kontrollü darbe' tanımlamasını kullanıyorlar. Kontrollü darbe söyleminin arkasında mısınız?' sorusuna şöyle yanıt verdi:
* Elbette. Bakın kontrollü darbeden şunu kast ediyoruz. Bilinen, önlenmeyen ve sonuçlarından yararlanılan darbeye kontrollü darbe denir. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra 'Hangi önlemleri alacaksanız parlamentoya getirin' dedik. Yapmadılar. Açlık grevi yapan iki öğretmen var, ne ilgileri var FETÖ ile. Yüzlerce örnek verebilirim. Biz adaleti savunuyoruz. Siyasetçiler suçluyu belirleyemezler. Biz suçlunun kim olup olmayacağını siyasete bıraktık. Savcı hemen iddianameyi hazırlıyor, hakim hemen kararını veriyor.
* Ben üç darbeyi yaşadım. O darbe döneminde yaşananların bir benzeri bu dönemde de var. Hepsini söyledim. 15 Temmuz'un soruşturulması lazım ama iktidar bunu araştırmayı değil, kapatmayı yeğledi. Darbeyi en iyi bilen iki kişi parlamentoya gelip bilgi vermedi.
"İKİ 15 TEMMUZ VAR"
* Ben kontrollü darbe söylemini referandumdan çok önce kullandım. Sayın Başbakan Adil Öksüz olayı hakkında soruşturma açılmasını istedi. Adil Öksüz'ün üzerindeki GPS cihazı hangi firmadan dedim... Adil Öksüz olayı her seferinde kapatılmak istendi. İki tane 15 Temmuz var. Sokağın 15 Temmuz'u ve sarayın 15 Temmuz'u. Darbe girişiminde bulunuldu, halk sokaklara çıktı ve darbe önlendi. Bu sokağın 15 Temmuz'u. Bir de sarayın 15 Temmuz'u var.
* Ben sorulardan yola çıkarak cevabı aramak istiyorum. O nedenle parlamento çok önemliydi. Gelip bilgi verselerdi çok önemliydi. Savcılar gerçekten serbest bırakılsaydı birçok boyut ortaya çıkacaktı.
* Kontrollü tanımından neyi kast ettiğimizi söylüyoruz. Siz katılmayabilirsiniz. Ben bu darbe girişiminde çok karanlık nokta olduğunu biliyorum.
* Savcı iddianameyi hazırlıyor, Adalet Bakanlığı gözden geçirdikten sonra iddianame mahkemeye veriliyor. Bu, yargıya müdahale değil midir? Mesela üst akıl deniyor. Kim üst akıl. Siz savcısınız, yazarsınız bunu. Yargılama süreci sorunlu, baştaki süreç sorunlu. Sayın Cumhurbaşkanı, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin genel başkanı... Darbe gecesini anlatıyor, '3 ayrı yerde 3 ayrı uçak tutuyorduk' diyor. Önceden haberiniz var demektir bu. Darbeyi öğrendiği zaman bu uçaklar hemen kalkıp gelebilir mi? Bilinmeyen çok şey var. Bizim talebimiz bu işi siyasal temelde değil, ülkenin geleceği açısından masaya yatırmakta fayda var.
"SÖZLERİNİ TUTMADILAR"
* 15 Temmuz'dan sonra demokrasi konusunda güzel bir atmosfer ortaya çıkmıştı. Sonra 20 Temmuz geldi. İlk kararnameye itiraz ettik. Askeri hastanelerin kapatılması... Bunun FETÖ ile ilgisi yok. Kış lastiği KHK ile... Bize verdikleri hiçbir sözü tutmadılar. Saraya gittik, yargı bağımsızlığı konusunda görüş birliğine vardık. KHK'ler, OHAL dolayısıyla Başbakan ile görüştüğümüzde 'Çok kısa bir süre için uygulayacağız' dediler. Biz ona rağmen karşı çıktık. 'Bütün partiler darbeye karşıysa niye OHAL' dedik. Öyle anlaşılıyor ki KHK ile ülke yönetilecek.
"BERBEROĞLU'NUN TUTUKLANMASI BARDAĞI TAŞIRAN DAMLA"
* Vekiller tutuklandıktan sonra Sayın meclis Başkanı'nı ziyaret ettim. Söz verdi, 'Ben bu konuda anayasa hukukçularından görüş alacağım' dedi. Teşekkür ettim. Sonra dedim ki 'Bir sorun bakalım bu görüş alındı mı' diye... Hiç görüş alınmamış. TBMM Başkanı bana grup başkanvekillerinin önünde görüş alacağını söylüyor ama görüş almıyor. Enis Berberoğlu'nun tutuklanması bardağı taşıran damla oldu. Meclis'in iradesi yoki saraya bakıyorlar. Yargı da öyle.
* Anayasa Mahkemesi'nin kararı vardı, milletvekilleri tutuklanamaz diye. Bizim parti programımızda dokunulmazlıklara karşıyız. Düşüncemiz değişmedi. Ama yargının tarafsız olması gerektiğini biliyoruz. Bugün Anayasa Mahkemesi eski kararından vazgeçmese 'Milletvekilleri tutuklanamaz' diyecek. Ama aylardır karar veremiyor, niye, saraya bakıyor.
"BU TUZAĞA DÜŞMEDİK"
* Dolayısıyla tyoplumun hemen hemen her kesiminden bir şekilde destek var. Eleştiri de var protesto da var. Ama biz şöyle bir karar aldık bizi eleştirseler de protesto etselr de gerginklik yaratmayacağız. 12 maddelş,l b,r genelge hazırlıdık. gelen herkese de bunu verdik. gerçekten de beni şarşırtan boyurlda yürüyşe katılan herkes buna yudu.
* Şu anda iktidar partisi herhangi milletvekilinin dokunulmazlığını çoğunluk ile kaldırabilir. O zaman niye anayasa değişikliği ile yapıldı referanduma hazırlık için yapıldı, biz de bu tuzağa düşmedik.
"ADİL BİR DÜZENDE YAŞAMAK İSTİYORUZ"
* Neden yürüyüş, çünkü adalet yok Türkiye'de. Adalet çok kutsal bir kavram ve bütün peygamberlerin ortak hedefi adalettir. Adaletin olmadığı bir ülkede demokrasi olmaz. Adaletin olmadığı ülkede farklı düşünceler olmaz. Adil bir düzende yaşamak istiyoruz.
kemal kılıçdaroğlu, habertürk, yürüyüş, adalet, darbe, nagehan alçı