Kılıçdaroğlu'ndan flaş Gülen açıklaması
29 Aralık 2016 08:23
FETÖ’nün siyasi ayağının ortaya çıkarılması gerektiğini söyleyen CHP lideri, “FETÖ’cülerin CHP’ye sızdığı propagandası var. Bizim iklimimiz FETÖ’nün yeşereceği bir iklim değil” dedi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yardımcıları Haluk Koç, Veli Ağbaba, Selin Sayek Böke, TBMM Grup Başkanvekili Özgür Özel, milletvekilleri Mustafa Balbay ve Atila Sertel'le gazetelerin Ankara temsilcileriyle bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, gündemdeki konularla ilgili yaptığı değerlendirmede, “Olağanüstü hal uygulaması var. Şu anda yemekte bir arada bulunmamızı ‘yasadışı toplantı' olarak gösterip hepimizi tutuklayabilirler” dedi. Kılıçdaroğlu, AKP ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın anayasayı değiştirme girişimlerini ise “rejimi değiştirme çabası” olarak niteledi. Türkiye'nin yanlış dış politika izlediğini savunan CHP lideri, Suriye'ye giren Türk askerinin bu gidişle 10 yıldan önce buradan çıkamayacağını, sınır ötesi operasyonunun asıl hedefinin de
IŞİD olmadığını öne sürdü. İşte CHP liderinin o açıklamaları:
TÜRKİYE'Yİ ÇOK DAHA KÖTÜ GÜNLER BEKLİYOR!..
AKP anayasa değişikliklerini dayatmayla yapma geleneğini sürdürüyor. En son 2010 yılında yapılan değişikliğe bakalım. O zaman da çok uyardık, ‘böyle yapmayın' dedik ama dinletemedik. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) yapısını baştan aşağı değiştirdiler. Sonuç ortada… Şimdi de yapmak istedikleri değişikliklerle her şeyin çözüleceğini söylüyorlar ama emin olun çok daha kötü günler bizi bekliyor. Biz CHP olarak beş temel konuda çözüm önerisi sunduk. Hukuk, ekonomi, eğitim, dış politika ve toplumsal barış alanlarında çözülmesi gereken sorunlar atılması gereken adımlar var dedik. Dinletemedik. Şimdi bu alanlar duruyor ve hiçbirine yönelik çözüm olmayacak.
“ANAYASA TEKLİFİ MECLİS'TEN GEÇMEYECEK”
CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Anayasa değişikliği teklifi Meclis'ten geçmeyecek. Biz buna geçit vermeyeceğiz” dedi.
ÜNİVERSİTELER GÖRÜŞ BİLDİRMEKTEN KORKUYOR
BAŞKANLIK noktasında ısrarı anlamış değilim. 14 yıldır iktidarda olan ve her istediği değişikliği yapma gücüne sahip bir parti var ama başkanlık konusunda anlamsız bir ısrar var. Üstelik bu konuya dair toplumsal bir uzlaşı da yok. AKP ve MHP'nin mutfağında hazırlanan bir anayasa değişikliğinden bahsediyoruz. Bu her şeyden önce parlamentoya yapılan büyük bir ayıp. Bir kez daha uyarıyoruz, Türkiye daha karanlık bir tablonun içine çekiliyor.
MİLLİ iradeden bahsediliyor Ama şu unutulmamalı ki eşit olanaklarla bir yarışa gidilmiyor. Medyanın yüzde 90'nı iktidarın elinde…
Üniversiteler görüş bildirmekten bile korkuyor. Devletin bütün olanaklarıyla kampanya yürütecekler. Ve biz de “demokratik bir ortamda halkın görüşüne başvuruyoruz” kandırmacasına mı inanacağız? Bir anketle halkın karşısına çıkmak istiyorsanız soru “Tarafsız bir Cumhurbaşkanı istiyor musunuz?” olmalı. Bakın o zaman halk ne diyor.
GİZLİ OYLAMA OLURSA 330'U BİLE BULAMAZLAR
ERDOĞAN ve AKP yönetimi oy çokluğuyla rejimi değiştirmeye çalışıyor. Böyle bir olaya kalkışmak demokrasiye ihanettir. El kaldırıp indirmekle rejimi değiştiremezsiniz. Bu cumhuriyet, bu rejim büyük bedeller ödenerek kuruldu. Şimdi bir kişi bunu istiyor diye rejimi değiştirmeye kalkmak bizi çok karanlık bir döneme sokar. Cumhurbaşkanı tarafsız konumuyla bugüne kadar devletin sigortası oldu. Şimdi o sigortayı yok ediyorsunuz.
RAHATSIZLIĞINDA SAYFA SAYFA MESAJ YAYINLADILAR
FETÖ'nün siyasi ayağı ortaya çıkmadı. Bu ayağın mutlaka ortaya çıkarılması lazım. Devlet içindeki bu yapı birden ortaya çıkmadı. Fetullah Gülen'le görüşmeyen tek lider belki de benim. Rahatsızlığında gazetelerinde geçmiş olsun dileğinde bulunanlara sayfa sayfa teşekkür mesajı yayınlandı. O listenin içinde de ben yokum. Şimdi yok okuluna, dershanesine çocuğunu gönderdi, yok bankasına para yatırdı diye insanlar cezalandırılıyor. Ama cemaatin okulundan mezun olan bakan yerinde duruyor. Bunların gücü bürokrata yetiyor. Bizim iklimimiz, FETÖ'nün yeşereceği bir iklim değildir. O iklimi bulup yeşerten de kendileridir.
CHP içine FETÖ yapılanmasının sızdığına ilişkin çokça propaganda yapılıyor. Şunu açıkça ifade edebilirim ki CHP toprağında cemaat barınamaz. İkisi parti meclisi üyesi üç arkadaşımızla ilgili araştırılması ve sonucun tarafımıza bildirilmesi için ben Başbakan Binali Yıldırım'a üç isim verdim. Notunu aldı ama bugünü kadar bir dönüş olmadı. Benim istihbarat örgütün yok. Devletin var.
BAHÇELİ'NİN TAVRINI İZAH DAHİ EDEMİYORUM
YAKIN zamana kadar başkanlık konusunda en sert eleştirileri yapan sayın Bahçeli'nin neden böyle bir dönüş yaptığını anlamış değilim. Yaptığı ‘fiili durumu yasallaştıralım' açıklamasının inandırıcılığı yok. Neden bir kişinin yasalara uymasını istemiyor da tüm ülkenin bir kişiye tabi olması için bu değişikliğe yol veriyor izah edemiyorum.
OLAĞANÜSTÜ DÖNEMDE ANAYASA TARTIŞILAMAZ
BİR yandan ‘olağanüstü bir dönemden geçeceğiz' diyeceksiniz, olağanüstü tedbirler alacaksınız; diğer yandan da Türkiye'nin kaderini belirleyecek bir değişiklik yapmaya kalkacaksınız. Bu akla ziyan bir davranış biçimidir. Öte yandan bir de olağanüstü halin devam ettiğini düşünürsek bu koşullarda biz hangi konuyu özgürce tartışabileceğimizi iddia edeceğiz.
OHAL'le referanduma gidilemez. Ben bu değişikliğin Meclis'ten geçmeyeceğine inanıyorum. Hem AKP'de hem de MHP'de bu değişikliğe geçit vermeyecekler olduğunu düşünüyorum. Eğer anayasanın kuralına uyup gizli oylama yapılırsa Meclis'te 330 oy çıkmayacaktır. CHP'den bir tek evet çıkmayacağını biliyorum ama iki parti kendi vekillerinden emin değil.
148 GAZETECİ TUTUKLU DEMOKRASİ KALMADI!
HDP'li vekillerin tutuklanmasını doğru bulmadığımızı, bunun çözüme katkı sunmadığını defalarca ifade ettik. Ben milletvekillerinin mahkeme sonuçlanıncaya kadar yani suçlu oldukları mahkemece onaylanıncaya kadar tutuklanmamaları gerektiğini savundum. Aynı noktada duruyorum. Türkiye'nin tüm temel meselelerinde olduğu gibi çözümün tam demokraside olduğunu düşünüyorum. 148 gazetecinin tutuklu olduğu ülkede demokrasiden de söz edilemez.
DÜŞMAN İLAN ETTİKLERİ ESAD'LA ÇOK YAKINDA TOKALAŞACAKLAR
TÜRKİYE'nin güvenliği için sınır ötesi operasyon yapabileceğini belirten CHP lideri Kılıçdaroğlu, yıllardır uygulanan dış politikanın büyük bir yenilgiyle sonuçlandığını ifade etti. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
SINIR ötesi operasyon için destek de verdik ama iki koşul unutulmamalı… Uluslararası destek ve meşruiyet ile güvenliğinizi tehdit eden bölgeyle sınırlı olma koşuluyla. Bugün ikisi de yok. Daha derinlere indikçe çıkmakta çok zorlanacağımız bir bataklığa saplanacağız.
MOSKOVA'da gerçekleşen üçlü görüşme ve ardından açıklanan deklarasyon bu yenilginin kağıda dökülmüş halidir. Almatı'da yapılacak görüşmelerden de farklı bir sonuç çıkmayacak. O kadar aciz bir duruma düştü ki Türkiye, içeride bas bas bağırıp PYD-PKK terör örgütlerini yok etmek için oradayız söylemini sınır dışında ağzınıza bile alamıyorsunuz. Madem hedef PYD neden deklarasyonda adı terör örgütleri içinde geçmiyor?
ŞEHİT DÜŞEN ASKERLERİN HESABINI KİM VERECEK?..
HEPİMİZ biliyoruz ki sınır ötesi operasyonun asıl amacı IŞİD değil. Güneyimizde Kürt koridorunun oluşmasına engel olmak için o kadar derine inmeye çalışıyoruz. Hem hedefiniz net ve berrak değil hem de uluslararası güçlerle ve Suriye hükümetiyle diyaloğunuz yok. Sonra da yalnız bırakılmaktan şikayet ediyorsunuz.
DÜŞÜNÜN öyle bir çaresizlik içindesiniz ki askerleriniz uçaklarla vuruluyor ama hâlâ kimin uçağı olduğunu bile bilmiyorsunuz. Askerleriniz esir alındı şehit mi edildi yoksa sağ mı bilmiyorsunuz. Askerlerin şehit edilme görüntüleri iddiasıyla yayınlanan görüntülerin gerçekliği konusunda bile açıklama yok. Bu nasıl bir acizlik. Bu şehitlerin hesabını kim verecek.
DÜŞMAN ilan ettikleri Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'la çok yakında da tokalaşacaklar. Tüm tezleri iflas eden bir dış politikayı yürütme şansları kalmadı. Dış politikada izlenen gayrı milli politikadan yeniden milli politikaya geçilmeli. Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygı duyulan bir dış politika esas alınmalı.
chp, kemal kılıçdaroğlu, fetullah gülen, ışıd