İSİG: Güvenceli Çalışmak ve Emekli Olmak Hakkımız
29 Haziran 2020 22:46
51-64 yaş aralığında çalışırken ölen işçilerin 40’ı (yüzde 2) sendikalı işçi, 1885 işçi ise (yüzde 98) sendikasız işçidir. Salt 65 yaş ve üzeri yaşlı işçilere baktığımızda ise hiç sendikalı işçi yok.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) verilerine göre, Türkiye’de 2013-2019 yılları arasında ‘emeklilik çağında çalışan’ en az 1925 işçi (50 yaş üstü ücretli) iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. 2013-2014’te tüm ücretli iş cinayetlerinin yüzde 13-14’ünü 50 yaş üzeri işçiler oluştururken son yıllarda bu oran yüzde 19’a yükseldi. Buna göre, 5 işçiden 1’i emeklilik çağında çalışırken öldü.
Yine 2013-2019 yılları arasında 50 yaş üzeri 926 çiftçi ve esnaf da çalışırken yaşamını yitirdi. Emeklilik çağındaki işçi ölümleri en çok inşaat, taşımacılık, tarım, belediye/genel işler, ticaret/büro, madencilik, metal, gemi/tersane, konaklama, gıda, güvenlik, enerji, ağaç, kimya, tekstil ve cam işkollarında gerçekleşti. Salt 65 yaş ve üzeri yaşlı işçilere baktığımızda ise en çok ölüm tarım işkolunda yaşandı.
İSİG: Güvenceli Çalışmak ve Emekli Olmak Hakkımız
İSİG’in açıklamaları şöyle:
Emeklilik hakkımız için mücadele edeceğiz
Türkiye’de 24 Ocak Kararları ile birlikte sermayenin neoliberal politikalarının hayata geçirilmesi süreci başladı. Bu noktada emeklilik yaşı yeniden belirlendi, emekli aylıkları düştü -asgari ücretin yarısı maaş alanlar var-, yaşa takılanlar sorunu ortaya çıktı ve bireysel emeklilik gibi işçi karşıtı adımlar atıldı. Şimdi sıra kıdem tazminatının kaldırılması ve (25 yaş altı ve 50 yaş üstü için) esnek çalışmanın tamamen hakim kılınmasında. Askeri cunta da, Özal hükümeti de, koalisyon dönemi de ve AKP iktidarı da bu yönde adımlar attı. Yani iki farklı politik çizgi olduğunu iddia edenler (Örneğin eski ve yeni Türkiye söylemleri) aslında neoliberal politikalara harfiyen uymaktadırlar.
Mezarda Emeklilik, EYT, BES, TES, Düşük Emekli Maaşları, Esnek/Sigortasız Çalışma, İş Cinayetleri’ne Karşı: Güvenceli Çalışmak ve Emekli Olmak Hakkımız...
Yoksulluk ve yasal düzenlemelerle emeklilik hakkının fiilen ortadan kaldırılması 50 yaş üzeri işçileri güvencesiz çalışma koşullarına itmiş ve güvencesiz işçi havuzunun önemli bir kaynağı haline getirmiştir. Diğer yandan ölümlerin en çok gerçekleştiği işkollarında (inşaat, taşımacılık, tarım) sigortasız çalışmak ya da sigortanın düzensiz yatmasından dolayı emekli olmak zordur. Diğer yandan başka mesleklerden emekli olup geçinemeyen ve yaşa takılanlar da özellikle inşaatta çalışmakta, şoförlük yapmakta, mevsimlik tarım işçisi olmakta ya da katı atık toplayarak hayatlarını sürdürmeye çalışmaktadır...
En fazla ölüm nedeni trafik/servis kazası, yüksekten düşme, kalp krizi ve ezilme/göçüktür. Trafik kazaları taşımacılık ve tarım işkolunda; yüksekten düşmeler inşaatta; ezilmeler inşaat, tarımda ve sanayide sık rastlanan nedenlerdir. Ancak dikkat çeken husus bütün işkollarında ‘emeklilik çağında çalışan işçi’leri ‘yatay’ olarak kesen neden olan kalp krizleridir. Her 5 ‘emeklilik çağında çalışan işçi’den 1’i çalışırken kalp krizi geçirerek yaşamlarını yitirmekte. Salt 65 yaş ve üzeri yaşlı işçilere baktığımızda ise kalp krizi nedenli ölüm ilk sıraya çıkmaktadır. Kalp krizinin nedeni ağır çalışma koşulları olduğu gibi bu durum belli bir yaşın üstünde olan işçilerin (genel olarak halkın) sağlığına dair ülkemizin hiçbir politikasının olmadığını da gözler önüne sermektedir…
51-64 yaş aralığında çalışırken ölen işçilerin 40’ı (yüzde 2) sendikalı işçi, 1885 işçi ise (yüzde 98) sendikasız işçidir. Yani bu çağda çalışan işçilerin tamamına yakını sendika üyesi değil ve sadece ‘yaşamak’ veya ‘emeklilik hakkını elde etmeye’ çalıştıkları için en zor koşullara katlanmaktalar. Salt 65 yaş ve üzeri yaşlı işçilere baktığımızda ise hiç sendikalı işçi yoktur...
Bu noktada emeklilik hakkının ancak işçilerin mücadelesi ile kazanılabileceğinin bilinciyle:
1- İşçilerin belli bir çalışma yılından sonra emekli olma hakları vardır. Emeklilik; işçilerin çalıştıkları işkoluna, mesleğe, cinsiyetlerine, kişisel sağlık durumlarına vb. göre belirlenmelidir. Emeklilik yaşı düşürülmelidir. Emekli aylığı bağlama oranları artırılmalıdır.
2- Emeklilikte yaşa takılma bir maliyet unsuru olarak ele alınamaz. Emeklilikte yaşa takılanların emekli olma hakları derhal tanınmalıdır.
3- Tabi bu noktada sigortasız çalıştırma yasaklanmalıdır. (Elbette ülkemizde sigortasız çalıştırma yasak ama kayıt dışılık da bilinen bir gerçek. Bu noktada denetimler artırılmalı ve patronlara uygulanan yaptırımlar ağırlaştırılmalıdır.)
4- Kıdem tazminatında kazanılmış bütün haklar korunmalıdır. Bütün işçilerin kıdem tazminatını almalarının önündeki engeller kaldırılmalıdır.
5- Her türlü esnek çalışma biçimi yasaklanmalıdır.
Sonuç olarak; emeklilik çağında ölenlere dair belirttiğimiz gerçekler dikkatle incelenirse ‘kırmızı çizgiler çoktan aşılmıştır’. Diğer yandan yaşam süresinin istatistiklerde sürekli yükseltilmesi, ülkemizin sosyal devlet ve emeklilerin sosyal güvenceye yük olduğu vb. çarpıtmalarla işçi sınıfına saldırılar yoğunlaşmaktadır. Yapmamız gereken salt kıdem tazminatının kaldırılmasına dönük bir mücadele değil bütünsel olarak ‘emeklilik hakkı’ mücadelesini yükseltmektir.
İlk sözümüz son sözümüz olsun: Mezarda Emeklilik, EYT, BES, TES, Düşük Emekli Maaşları, Esnek/Sigortasız Çalışma, İş Cinayetleri’ne Karşı: Güvenceli Çalışmak ve Emekli Olmak Hakkımız...
internet haberleri, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, İSİG