İmamoğlu: Trol belediye çalışanı istemiyorum
26 Haziran 2019 22:03
İki kez İBB Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu, büyük bir seçim zaferi kazandığı 23 Haziran seçimleri sonrasında ilk kez gazeteci Didem Arslan Yılmaz’ın Habertürk’te canlı yayınında konuğu oldu.
İmamoğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle;
31 Mart’la kıyaslanacak bir gün değildi her şeyden önce. Çünkü bir tarafta kaygılar, tereddütler, insanı ne yazık ki beklentilerinizi karşılamayan kurumlar hem de size ait kurumlar. Dolayısıyla bu sefer daha tedbirliydik.
Kendi bilgi ağımızın yanı sıra, başka bağımsız ajansların bilgi sunmasını sağladık. Kamuoyunu aydınlatma konusunda hazırlıklıydı bütün Türkiye buna.
İstanbul yerel seçim olmaktan çıkmıştı. Türkiye’nin demokrasisi için çok önemli bir gündü. Bunun sorumluluğunun hissedilmesi için elimizden geleni yapmıştık.
“ALTIN SANDIK”
Gelen sandık sonuçlarında artışlar. Bizim altın sandık dediğimiz sandıklar vardı. O sandıkların ortalaması bir nevi seçim sonuçlarını veriyordu. İstanbul’un 39 ilçesinde vardı bu sandıklar.
Biz yüzde yüzünü açıkladık AA uzun süre orada durdu. Bence AA’ya devletin yetkilileri de güvenmesin. Hükümetin yetkilileri de güvenmesin.
Bazı sandıklardan gelen veriler Türkiye’nin seçim sonuçlarını da verebiliyor. Bu işe hep birlikte kafa yorduk. Yüzde 15 veriler girilmişti, saat 6 gibiydi biz yaklaşık sonucu hissetmiştik. Ama rakibimizin açıklamasını bekliyorduk açıkçası.
“YILDIRIM’IN YÜZÜNE SÖYLEDİM CEVABINI ALAMADIM”
Bir gelişme. Bir kaç içinde bir gelişme. Keşke bu günleri yaşamasaydık. Demokrasi adına bir sınav verildi ama her şeye rağmen ilk seçimde kazandığımıza hiçbir şüphe duymuyorum.
Millet istediği zaman değiştirebilir. Bizim egemenlik kayıtsız şartsız milletindir sözünden yola çıkıyoruz. Ama keşke 31 Mart’ta bu işi bitirseydik. Bütün bunların yaşanmamasını isterdim.
İftiraların hiçbir kıymeti yoktu elbette. Benim soyuma sopuma, ırkıma dedemin mezarına gidinceye kadar yapılan iftiralar…
Benim esas üzüldüğüm söz ‘çaldılar’ ifadesi. Benim en çok canımı yakan bu. Hala ortada yok. Birebir yüzüne sordum rakibimizin cevabını alamadım. Asla kabul edemeyeceğim bir iftiraydı bu.
MAZBATA AÇIKLAMASI
Alıştık 18 güne 4, 5 gün kısa geliyor. Mazbata için valimiz ile görüşme yaptım. Devir teslimi kendileriyle yapacağız. Sayın vali devir teslim yapacak. Şu an vekaleten görev yapıyor biliyorsunuz. Biz mazbatanın alış saatiyle dengeli bir saat oldu yoksa daha erken olsa daha erken olabilirdi. Trafik saatinin insanlara sıkıntı vermesini istemedik biraz üstüne koyduk.
“TROLL BELEDİYE ÇALIŞANI İSTEMİYORUZ”
Belediye çalışanlarıyla ilgili bir zihniyet devrimi yapacağız. Birisine hakaret, belediyenin çalışanı birisine hakaret ediyor. Bütün çalışanlara şunu hatırlatacağız sizin maaşınızı bu şehrin 16 milyon insanı veriyor. Troll belediye çalışanları istemiyoruz.
İş hukukuna uygun davranan, iş ahlakına uygun davranan herkesin yeri başım üstüne. İş hukukana, ahlakına aykırı davranan, disiplini bozan, çalışmadan alın teri dökmeden maaşını alıyorsa umarım hiç yoktur. Varsa gereği yapılır.
Ben yüzde 51’le Beylikdüzü Belediye Başkanı seçildiğimde kimse hayal etmiyordu. Ben daha fazlasını bekliyordum. İnsanlarla bağ kuruyorsunuz ya, sokakta pazarda. Birçok ilçeye üç dört kez turladım. Bağcılar, Esenler gibi. İnsanların bana verdiği enerjiden daha fazla beklentim vardı. Belki yüzde 11-12. Bu bir realist ölçüm olmayabilir, bir beklenti. İnsanlarımız siyasi reflekslerini kolay kolay değiştirmiyor. Sizi çok seviyor ama oyunu değiştirmesi için yeterli olmuyor. Makul seviyede bir farkla seçimi kazandığımızı düşünüyorum. Demokrasi korumak adına oy verenler oldu. Dolayısıyla Ekrem İmamoğlu’nu korumaktı bu. Mutlaka kamuoyunun kabulünü ölçüm dedim. Göreceksiniz çok farklı sonuç. Sadece sizinle paylaşırım.
“ERDOĞAN’LA YAPTIĞIMIZ GÖRÜŞMEDE CENTİLMENLİK YAPMAK İSTEDİM”
17 yıldır bir iktidar anlayışı var. Birinci dönemini yok sayarsak birçok yerel seçimde ve genel seçimde alışık olduğumuz tavır şu değil midir? Muhalefet eleştirerek, iktidar kendini anlatarak, savunarak kazanmak ister. İktidar en az muhalefet kadar saldırarak, muhalefete belki de hakaret ederek seçimleri kazandı. Ben tam tersine iktidara saldırmadan seçim kampanyası geliştirmemiz gerektiğini danışmanlarımla konuştuk. Sıfır negatif bir kampanya. Bence bu çok geçerli oldu. Şu sıkıntımız vardı, evet tanınmayla ilgili problemimizi aşmaya çalışsak da, medya bu konuda objektif davranmadığını herkes biliyor, elbette birkaç kanalı tenzih ediyorum. 31 Mart’a kadar olan kısımda bütün bu eksikliklere rağmen resmi Türkiye’nin devlet kanalı 6-7 defa rakibimizi çıkartıyor. Sayın Erdoğan’la yaptığımız görüşmeyle, centilmenlik yapmak istedim. Benim ağzımdan tek bir kelime, iftira, kirli, insanları lekeleyen tek bir kelime duyulmamıştır.
ERDOĞAN’LA GÖRÜŞME TALEBİ
Dostluklar, samimiyetler yerelden başlar. Devlet, millet adına kime sınır koyabilirsiniz. Bana kimse sınır koyamaz. Ben bir talep ederim, bir daha ederim. Ekrem İmamoğlu’nun şahsıyla ilgili değil ki bu. Sayın Cumhurbaşkanı ile İstanbul meselesini konuşmaya kim engel olabilir. Ben sayın Cumhurbaşkanına ‘Sizin bağımsız olmanızı, sizden oy almak isterim’ dedim. ‘Ben AK Parti’nin genel başkanıyım’ dedi. ‘Tamam olabilir, ben sizin Cumhurbaşkanı tarafınızdan oy istiyorum’ dedim. Bazı makamları ortada görmek isterim. Herkese eşit mesafede. Cumhurbaşkanlığı, valilik, kaymakamlık, muhtarlık böyle bir şey.
“İSTANBUL’DA BÜTÜN SİYASİ İL BAŞKANLARINI ZİYARET EDECEĞİM”
Benim işim İstanbul’u yönetmek, İstanbul’daki demokrasiyi yönetmek. Ben bütün siyasi il başkanlarını ziyaret edeceğim. Önce onlar gelsin demek hayır! Israrla kendilerini arayıp randevu talep edeceğim. Vermezlerse kendileri bilir. Elbette valimizi, garnizon komutanı işin geleneği ama diğeri gelenek değil. Bunu daha önce yaptım. Siyasi ilçe başkanlarını oturttum, sizin gibi moderatörlük yaptım. ‘Bana sorun, eleştirin cevaplayın’ dedim. Göreceksiniz bunu da yapacağız. Demokrasiyi tabanda varettiğiniz zaman Ankara istediği kadar kaçsın, kaçamaz.
“PARTİZANLIK DAMARINA KADAR İŞLEMİŞ BU BELEDİYENİN”
İstanbul’un istediği huzur, barış, güven ortamı, kavgasız ortam, sorunlarına çözüm bulan belediyecilik, partizanlığın olmadığı, liyakatın olduğu. Partizanlık damarına kadar işlemiş bu belediyenin. Mitinge götürülen personel var, yok bitti artık. Benim çalışanlarım mitinge gitmeyecek. Davet ederiz, ama bir Allah’ın kulu bile zorla götürülmeyecek. İstanbul Büyükşehir Belediye çalışanları, o kurum içine partizanlığı soktuğu an benim arkadaşım değildir. İsterse CHP adına bunu yapsın. Belediyede trollvari çalışmalar yürütenler olabilir. Unutmasınlar ki, İstanbullunun yüz binlerce, milyonlarca gönüllüsü olacak. Sokakta, caddede teftiş yapan. Şehirde aidiyet duygusunu kuracağız biz.