Hayvan Hakları İzleme Komitesi Ocak ayı raporunu açıkladı
17 Şubat 2020 16:27
HAKİM raporuna göre, 2020’nin Ocak ayında en az: 48 bin 348 yaşam hakkı gasbı, 47 işkence vakası,29 bin 804 özgürlüğü kısıtlama,2 cinsel şiddet, ·Belediye çalışanları ve kamu görevlileri eliyle yaşanan 4 ihlal vakası raporlanabildi.
Medyafaresi.com (Ankara)
Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM), Ocak ayında gerçekleşen hayvanlara yönelik hak ihlallerini derleyerek Türkiye’nin bir aylık hayvana şiddet profilini ortaya koydu. Hayvanların yaşadıkları zulmü ve rutin şiddeti tür ayırt etmeksizin görünür kılmayı amaçlayan rapor, bu yıl çıkarılması planlanan Hayvan Hakları Yasası’na da atıfta bulunuyor.
2016’dan bu yana hayvan hakkı ihlallerini raporlayan HAKİM, Yunuslara Özgürlük Platformu ve Dört Ayaklı Şehir’in katılımıyla 2020’nin ilk raporunu açıkladı. Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nin İstanbul Beyoğlu’ndaki mekanında gerçekleştirilen basın toplantısında, farklı endüstriler, kurumlar ve şahıslar tarafından hayvanlara yaşatılan zulüm; “yaşam hakkı gaspı, işkence, özgürlüğü kısıtlama, cinsel şiddet ve beden dokunulmazlığının ihlali” başlıkları altında sunuldu.
Bu çalışma, 9 Kasım 2019’da hayatını kaybeden HAKİM Kurucusu ve hak savunucusu Burak Özgüner’e adandı.
HAKİM Koordinatörü Fatma Biltekin, kedi ve köpek dışında farklı türden milyonlarca hayvanın fiziksel ve psikolojik şiddet gördüğünü ve farklı endüstriler tarafından sistematik zulme uğradığını vurguladı. Medyada bu ihlallerin çok küçük bir kısmına yer verildiğini söyleyen Biltekin, raporlanan hak ihlâllerinin yalnızca basın, sosyal medya ve yasal yaptırım ile kayıt altına alınabilenlerden oluştuğunun altını çizdi. Biltekin, “Buna rağmen, bu basın toplantısında kamuoyu ile paylaştığımız bir aylık rapor bile, hayvan hakları ihlâllerinin aslında ne denli korkutucu boyutlarda yaşandığı gerçeğini de ortaya koyuyor,” dedi.
Ocak 2020 ve 2019’dan bazı veriler
HAKİM raporuna göre, 2020’nin Ocak ayında en az: 48 bin 348 yaşam hakkı gasbı, 47 işkence vakası,
29 bin 804 özgürlüğü kısıtlama,2 cinsel şiddet,
·Belediye çalışanları ve kamu görevlileri eliyle yaşanan 4 ihlal vakası raporlanabildi.
Raporda, “Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Ocak ayı verileri henüz açıklanmadığı için bu sayılara insan menfaati için kullanılan hayvanların yaşadığı hak ihlalleri eklenememiştir. Ancak 2019 ile ilgili edindiğimiz sayılar, hayvanların daimi soykırım yaşadığını bize net bir şekilde gösteriyor” denildi.
TÜİK verilerine göre sadece 2019’da 1 milyar 213 milyon 274 bin tavuk ve hindi eti için öldürüldü. 2019 Kasım ayına kadar 7 milyon 174 bin 352 hayvan yurt içi sevk sırasında işkenceye maruz bırakıldı. Sadece 2019’da 1 milyar 265 milyon 415 bin 285 sığır, manda, koyun, keçi, tavuk ve hindinin özgürlüğü kısıtlandı. 2019 yılının Ekim ayına kadar 2 milyon 090 bin 771 hayvan suni tohumlama yöntemiyle cinsel şiddete maruz bırakıldı. 2019 yılında kırkılma esnasında beden dokunulmazlığı ihlal edilen keçi ve koyun sayısı 47 milyon 913 bin 069 olarak kayıtlara geçti.
Meclis’te hayvan hakları
Biltekin, Ocak ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde hayvan haklarıyla ilgili yalnızca üç soru önergesi verildiğini belirterek, “Bu önergelerden biri, ne acıdır ki, sokak hayvanlarının bakımevlerine kapatılmasını ideal bir çözüm olarak sundu. Diğer ikisi ise hayvan ölümlerindeki artışı, bu ölümler karşısında verilen cezaları ve atlı faytonlarda sömürülen atların ruam salgını karşısında sağlık durumunu sorguladı,” dedi.
2020’nin ilk ayında Meclis’e hayvan haklarıyla ilgili herhangi bir kanun teklifi sunulmadığından 2019 verileri paylaşıldı. Rapora göre, Ocak 2019’dan Şubat 2020’ye kadar olan süre içinde hayvan haklarıyla ilgili 7 kanun teklifi sunuldu. İlgili komisyonlar ile paylaşılan toplam 7 tekliften 6’sının CHP’ye, 1’inin HDP’ye ait olduğu, bu süre zarfında AK Parti, MHP ve İyi Parti tarafından hayvan haklarına yönelik herhangi bir kanun teklifi sunulmadığı belirtildi. Biltekin, Hayvan Hakları Yasama İzleme Delegasyonu ile birlikte yasama sürecinin sonuna kadar yakın takipçisi olacaklarını ve asıl amaçlarının Meclis’in hayvana bakış açısını değiştirmek olduğunu vurguladı.
Ankara Batıkent'te zehirlenen hayvanlarla ilgili Ocak ayında görülen davada çıkan 10 yıllık cezaya atıfta bulunan HAKİM sözcüsü Aslı Alpar, “Bu ceza ‘çevreye kasten zarar verme’ ve ‘mala zarar’ suçlarından verildi. Bu davanın sonucunu memnuniyetle karşılasak da faillerin ‘hayvana kötü muamele’ suçundan yargılanması gerektiğini biliyoruz ve bunun için çabalıyoruz. Farklı türden milyonlarca hayvan, insanlığın zalimliğinden nasibini almış almaya devam ediyor. Oysa ister insan olsun, ister herhangi bir insan dışı hayvan olsun, işkence, tecavüz, esaret, ihmal ve yaklaşan ölüm karşısında yaşanılan acı, stres, korku aynı. Bu yüzden adaletin hayvanlar için işletilebilmesi için hayvanların mal statüsünden çıkarılması ve yasanın hayvanların lehine olacak şekilde bir an önce düzenlenmesi gerekiyor. Benzer bir şekilde, örneğin, yıllık olarak açıklama sorumluluğu varken, 2017’den beri deneylerde işkence gören hayvanların sayılarını açıklamayan Hayvan Deneyleri Merkezi Etik Kurulu gibi pek çok kamu kurumunun da şeffaf olmalarını ve yükümlülüklerini yerine getirmelerini bekliyoruz,” dedi.
“Hayvana yönelik şiddet fiilleri TCK kapsamına bir an önce alınmalı”
Dört Ayaklı Şehir Koordinatörü Mine Yıldırım ise, kent hayvanlarıyla ilgili envanter olmaması ve kayıtdışılık sorununa değinirken, “Bu durum, kamu kurumlarının, özellikle de belediyelerin toplu veya tekil öldürme vakalarında hesap verilebilirliğini bütünüyle ortadan kaldırıyor. Barınak olarak bilinen tecrit merkezlerinde, barınak çeperlerinde ve ormanlarda kamu personelinin ve şahısların hayvanlara uyguladığı şiddet görünür kılınamıyor ve bu nedenle de raporlara eklenemiyor,” dedi.
Yerel ve merkezi yönetimlerin hayvana bakışı ve olumsuz uygulamalarının, kırsalda ve kentte hayvan ve insan ilişkisini bozmaya devam ettiğine dikkat çeken Yıldırım, bunun da hayvana yönelik şiddeti en çok artıran sebeplerden biri olduğunun altını çizdi. Yıldırım, “Hayvana yönelik haksız fillerin Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamına alınması bu anlamda bizim için en kritik başlıklardan biri,” dedi.
“12 yılda 25 yunusa ne oldu?”
Yunuslara Özgürlük Platformu ise, mevcut rakamlar üzerinden, HAKİM raporunda “özgürlüğün kısıtlanması” başlığı altında yer alan yunus gösteri ve terapi merkezlerindeki soruna dikkat çekti. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hayvanat bahçeleri, tematik akvaryumlar ve yunus parklarına dair somut bilgi ve belge paylaşmadığını vurgulayan Yağcı, toplantıda CITES uluslararası sözleşmesine ait veri tabanlarından elde ettikleri rakamları aktardı.
2005-2017 yılları arasında afalina türü 75 yunusun Türkiye’deki yunus parklarına satıldığını ve kiralandığını belirten Yağcı, “Bu yunuslardan 34’ü Japonya’nın yunus sürek avıyla ünlü ‘katliam koyu’ Taiji’den getirilmiş. Yunus parkı işletmecilerinin milletvekilleriyle paylaştığı mevcut toplam tutsak yunus sayısı ise 50. Arada 25 bireylik büyük bir fark var. 12 yılda 25 yunusa ne olduğunu, bu ticari işletmelerde kaç yunusun, kaç mors, beluga, deniz aslanı ve fokun hayatını kaybettiğini öğrenmek istiyoruz. Bu rakamlar, bir yılda en az iki yunusun esaret altında hayatını kaybettiği anlamına geliyor. Bu da en büyük hak ihlallerinden biri olarak karşımıza çıkıyor,” dedi.
Yunus parkı sahiplerinin Türkiye’de 1983’ten beri yasak olmasına rağmen doğadan canlı yunus avlama uygulamasını geri getirmek için uğraştığını aktaran Yağcı, esaret altında zorla üreme programlarına izin verilmesi, yunusla terapi adı altındaki ticari faaliyetlerin yasaklanmaması için park işletmecilerinin çaba sarf ettiklerini belirtti. Kamuoyunu ve milletvekillerini bu lobi faaliyetlerine karşı uyaran Yağcı, “TBMM bu kirli ticarete artık bir an önce son vermelidir. Daha fazla türden, daha fazla hayvanın tutsak edilmemesi, insanların terapi adı altındaki binlerce dolarlık rant çarkında daha fazla sömürülmemesi için bu merkezleri kapatarak bir daha açılmamak üzere yasaklamalıdır,” dedi.
hakim, internet haberleri, Hayvan Hakları İzleme Komitesi, oca ayı raporu