• USD  34,28
  • EURO  37,18
  • BORSA  8.828,79
  • ALTIN  3.005,56
SON DAKİKA

Hasan Cemal-Mehmet Soysal tartışması

Hasan Cemal-Mehmet Soysal tartışması

04 Aralık 2018 10:32

Milliyet Gazetesi yazarı Mehmet Soysal, gazetelerdeki tiraj kaybını internet yayınlarına bağlayan yazılarına karşılık veren gazeteci Hasan Cemal’e bugünkü köşesine eleştiriler yöneltti.


Milliyet Gazetesi yazarı Mehmet Soysal, medyanın bir bölümüne tepkisini dile getirdiği yazılarına karşılık veren gazeteci Hasan Cemal’e bugünkü köşesine eleştiriler yöneltti.

Soysal, Cemal’in gazetelerin başarısız olmasının nedenini, iktidara eleştiri getiren yazar ve gazetecilerin atılmasına bağlamasına tepki gösterdi.

Soysal, “Bazı gazeteci ve yazarlarla yollarımızı ayırmamızı kendisine dert edinmiş. Siz yapınca değişim, yenilik sayılacak, biz yapınca kıyım!.. Büyük resimdeki detaylara kör gibi bakan Hasan Cemal’e şimdi soruyoruz...Pensilvanya’da, Kandil Dağı’nda, Rusya’da, Almanya’da, Fransa ve İngiltere’deki kara taşların altından sizler çıktınız, biz değil...Ve akrep ruhlu arkadaşlarınız çıktı... Biz hiçbir yerden çıkmadık... Bizim gibi düşünen ve yazanlar da çıkmadı...” dedi.

Soysal, “’Hasan Abi’ denildiği zaman gazetecilik yaptığını zanneden, uçaktan atıldığında ise soluğu Kandil Dağı’ndaki terör örgütü PKK’lıların yanında alan sizlerin bize gazetecilik dersi vermeye hiç hakkı yok... Ve gazeteci şebekelerinizle bize sansür dersi vermeye de...” dedi.

 YAZININ TAMANI

HASAN CEMAL’İN YAZISI

T24’te yazan Hasan Cemal, dün köşesinde, Mehmet Soysay’ın yazılarına karşılık vererek şunları söylemişti:

“Saray medyası'nın tepelerine paraşütle gelmiş kimileri, bakıyorum, son zamanlarda sürekli medya üzerine ahkâm kesiyor.  Tirajlar neden düşüyormuş? Geleneksel medya niye başaşağı gidiyormuş? Sosyal medya nasıl adam olurmuş? Bir sürü boş laf... Eski deyişle laf-ı güzaf... Evet, ağız torba değil ki büzesin. Ama insanın tepesi atıyor. Yahu, siz önce gazeteciliği öğrenin. Önce haberciliği öğrenin. Önce gazete yapmayı öğrenin. Sonra ahkâm kesin! Sansürcülük gazetecilik değildir. Rahip Brunson röportajını gazeteye koymayacaksın. Taha Akyol'a yazı yazdırmayacaksın.
Mehmet Yılmaz'a yazı yazdırmayacaksın. Uğur Gürses'e yazı yazdırmayacaksın.
Şirin Payzın'a kapıyı göstereceksin.Yazgülü Aldoğan'ın, Nuray Mert'in köşelerini kapatacaksın.Murat Yetkin'le Deniz Zeyrek'e güle güle diyeceksin. Fikret Bila'yı, Ferhat Boratav'ı işsiz bırakacaksın. Süleyman Sarılar ve haber merkezinde birlikte çalıştığı ekibi, Emin Çapa'yı, Ebru Baki'yi, Serpil Çevikcan ve yardımcısı Tolga Şardan'ı kapının önüne koyacaksın. Yönettiğin grup gazeteleri, televizyonları ve internet sitelerinde yüzlerce gazeteciyi "bizden değildir" diye işsiz bırakacaksın. Son olarak, Şükrü Hanioğlu'nu pazar günü bir veda yazısı yazmak zorunda bırakacaksın. Türkiye dünyanın en büyük gazeteciler  hapishanesinedönüşürken Allah için hiç ses etmeyeceksin.
Bir başka deyişle: "Aman beyefendi rahatsız olmasın" gazeteciliğinin en rezil örneklerini vereceksin, sonra da kalkıp medya üzerine ahkâm kesebileceksin...

Hiç mi utanmanız sıkılmanız kalmadı?..
Sansürcülüğün dik âlâsını yapıyorsunuz.
En ufak bir eleştiriye tahammülünüz yok.
Köşeler eleştiriden temizleniyor.
Haberler eleştiriden temizleniyor.
Hem gazeteleriniz hem televizyonlarınız öyle.
Neymiş?
Aman beyefendi rahatsız olmasın!
Bu kafayla gazetecilik olur mu?
'Beyefendi hazretleri' rahatsız olmasın diye yapılan gazeteye hiç gazete denir mi?
Böyle gazete hiç satar mı?
'Beyefendi'ye eleştirel soruyu yasakla.
'Beyefendi'nin huzuruna eleştirel soru soracak gazeteciyi sokma.
'Beyefendi'yi rahatsız edecek konulara uzak dur.
'Beyefendi'nin huzurunu kaçıracak konuları gazete manşetlerinden, televizyon programlarından uzak tut.
Sonra da gazetecilik üzerine ahkam kes...
Hadi ordan, başka kapıya!
Şunu iyi bil:
Saray gazeteciliği yaptığın sürece...
"Saray borazancılığı"nı gazetecilik sandığın sürece...
Medyayı "beyefendinin biat organı" halinde tuttuğun sürece...”

YAZININ TAMAMI


gazeteciler, hasan cemal, mehmet soysal
ÖNCEKİ Macron'dan eylemlerle ilgili flaş karar SONRAKİ İYİ Parti: Hemen hemen anlaştık