Galata Kulesi de İstanbullunun elinden çıkıyor
14 Mayıs 2020 10:10
BB Kültür Varlıkları Daire Başkanı Mahir Polat “İstanbul tarihi üzerine yazılan yüzlerce temel kült eserin hiçbirinde vakıf olduğu ibaresi geçmeyen Galata Kulesi her ne hikmetse, dört sayfa fotokopi dokümanı ile vakıf olmuş” dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un Ocak ayında ilk kez bahsettiği ‘Beyoğlu Kültür Yolu Projesi’ ilk günden itibaren ‘Galata-Port’ta başlayıp, Galata Kulesi’nde sona erecek’ bir çalışma olarak anılıyor. Projenin arkasındaki ismin ise Ekim 2019’da Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı olarak göreve başlayan eski Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın olduğu tahmin ediliyor. Proje, Galata Kulesi’nin Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devrinin ardından mahkeme tarafından belediye lehine koyulan ihtiyati tedbir kararı ile yeniden gündemimize girdi. Önceki hafta ise, kültür sanat dünyasında sanatçılar maddi destek bulmak için imza kampanyaları düzenleyip, kendisine seslenirken hiçbir açıklama yapmayan Bakan Ersoy’un projeyle ilgili yapılan çalışmaları yerinde incelediğini belirtilen ziyaret haberiyle yeniden hatırladık. İşin aslı bir gazeteci olarak, ‘Gündem koronavirüs ve işsizlik, bu projeyi gezmenin sırası mı?’ diye düşünürken önceki gün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Kültür ve Turizm Bakanı’na yazdığı açık mektupla projenin ‘kıymeti’ ortaya çıktı. Bütün Türkiye bu mektuptan öğrendik ki, mülkiyeti kuruluşundan beri 165 yıldır belediyede olan, İstanbul’un göz nuru Galata Kulesi için İBB ve Bakanlık arasında meğer büyük kavga kopuyormuş. Kültür sanat dünyasının gündemine oturan mektup sonrası, konunun detaylarını öğrenmek için, geçmişte Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde 15 yıl görev yapan vakıf uzmanı, şimdinin İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanı Mahir Polat ile KARAR kültür sanat okuyucuları için konuştum.
Ekrem İmamoğlu’nun önceki gün yayınladığı açık mektupla Türkiye Galata Kulesi’nin şu an İBB’den alınmış olduğunu öğrendi. Mesele nedir? Galata’nın tapusu bir anda neden bu kadar önemli oldu?
İstanbul’un bu kadar güzide bir eserinin böyle bir mülkiyet ya da zamansal bir kompleksle ele alınacak şekilde planlanması İstanbul’a yakışmıyor. İstanbul’un kültür değerinin onun ya da şunun mülkiyetinde olması elbette önemli ama başka bir mesele. Ama bu süreçleri kurumlar eş güdümü, iş birliği ile yürütmelidir. Sayın Başkanımız Ekrem İmamoğlu’nun açık mektubu, İstanbul’un kentsel turizm ve kültürel varlıklarının değerlendirilmesiyle ilgili bir eş güdüm, birlikte çalışma çabasının son çağrısıdır. Bunu süreç boyunca defalarca ilettik. Biz istiyoruz ki 1.500 yıllık Galata Kulesi gibi abide kültür varlıklarımız hangi kurumun elinde olursa olsun, onlara yapılacak müdahaleler hakkını verecek şekilde planlansın. İstanbul Belediyesi kurulduğu günden beri mülkiyeti burada olan, arşiv belgelerinin yüzlerce şey söylediği bir eseri alıp, bu kadar basit bir yazışma diliyle fotokopi kağıtlarıyla devretmek herhalde Galata Kulesine verilen değerin bir nişanesi olmalı...
Fotokopi kağıdı derken neyi kastettiniz? Bu devirden İBB’nin haberi olmadı mı? Süreç istişareli yürümedi mi?
Hayır. Vakfılar Genel Müdürlüğü’nün Beyoğlu Tapu Müdürlüğü’ne başvurarak yaptığı bir devir. Bu kadar küçük ve basit bu yöntem. Yapılan, bin yıllık vakıf kültürümüze, vakıf ruhumuza yakışmıyor. Bizim dahil bile olamayacağımız, hatta görüş bile bildiremeyeceğimiz, seçim döneminin kadrolarının dahi oluşmadığı bir dönemde, Nisan 2019’da yani iki seçim arasında direkt tapu müdürlüğü kaydı üzerinden yapılıyor ve Galata Kulesi Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devrediliyor. Devir için gönderdikleri belgeler de birkaç fotokopi kağıdı. Onlar da ‘kule-i zemin’ ibaresinin geçtiği yer gibi bazı bölümleri kırpılarak alınan belgeler. Beyoğlu Tapu Müdürlüğü’nün de bu konuda herhangi bir uzmanlığı olmadığı için, bir bilirkişiye danışılmadan devirle sonuçlanan bir işlem olmuş.
Kule-i zemin nedir?
Kule-i zemin, kulenin etrafındaki arazileri, arsaları kasteder. Bununla ilgili Necdet Sakaoğlu’nun yazdığı metin vardır. Surlar etrafındaki arazi manasında yani. Kule-i Zemin Vakfı, surların etrafındaki işgallerin önüne geçmek için kurulmuş vakıftır, kabaca sur dibi demek. İşgal edilen arazilerin satılması, işgal edenlerden gelir sağlanması üzerine çalışır. Bu konu yüzlerce çalışmada belgelenmiştir. Vakıflar Genel Müdürlüğü mahkemeye beş belge koymuş, ‘Galata kulesinin yönünde, sur dışında’ diye yer belirtmek için kullanılan bir ifadeyi metnin bağlamından koparıp, kırpıp, Galata Kulesi’nin vakıf malı olduğunun delili gibi sunmuş. Biz de mahkemeye tam metinle gerekli itirazımızı yaptık.
ORTADA PROJE BİLE YOK
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sözünü ettiği ‘Beyoğlu Kültür Yolu’nun detayları nedir? Bu kapsamda Galata Kulesi nasıl değerlendirilecekmiş? ‘Galataport’tan başlayıp Galata Kulesi’ne gelecek’ deniyor?
Tedbirle birlikte Bakanlık nasıl bir işletme modeli ön görüyor bilmiyoruz. Müze ya da restorasyon çalışmaları, koruma mevzuatı gereği Anıtlar Kurulu’na götürülecek bir proje ile mümkündür. Anıtlar kuruluna Kültür ve Turizm Bakanlığı ya da Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanmış herhangi bir proje yok. Turizmin bitme noktasına geldiği bugünlerde, pandemi ortamında bu yapılanlar kime ne sağlayacak bilmiyoruz. Nasıl bir proje olacağı bile belli değil çünkü, ortada hemen yarın dönüştürülecek, onaylatılmış, izin alınmış bir proje bile yok. Bakan da ilk açıkladığında bir ‘yap işlet devret’ modelinden bahsetmişti. Dahası, Vakıflar Genel Müdürlüğü Galata Kulesi’ni resmi olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’na kiraladı mı bilen yok.
proje, vakıf, kule, galata