Faruk Bildirici yazdı : İmamoğlu valiye hakaret etti mi ?
13 Haziran 2019 07:27
Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, Ekrem İmamoğlu'nun Karadeniz gezisinde yaşanan VİP krizini irdeledi. Bildirici "taraf gazetecilik tuttuğu tarafa da zarar verir" dedi.
Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici bugünkü yazısında Ekrem İmamoğlu'nun Ordu havaalın VİP bölümünde yaşananlara ilişkin haberleri irdeledi. Bildirici medyada yaptığı tarama sonucunda İmamoğlu'nun VİP'e alınmayacağı işaretini İçişleri Bakanı Soylu'nun önceden verdiğine dikkat çekti.
Valiye hakaret etti mi?
Valiye hakaret tartışmasını büyüten İçişleri Bakanı Soylu ve Ordu Valiliği’nin açıklaması. Açıklamada özetle “VIP salonu içerisindeyken Ekrem İmamoğlu kendisine refakat eden polislere hitaben ‘Bu vali tam bir it’ ifadesini kullanmıştır” deniliyordu.
İmamoğlu hakkında olumlu gelişmeleri ve konuşmalarını haber yapmayan iktidar yanlısı medya bu açıklamalarla harekete geçti. Valiye hakaret konusu o gün internette 7 Haziran’da da bu gazetelerin manşetindeydi; Sabah: CHP adayının zorbalığı, Akşam: Maske VIP’te düştü, Star: CHP adayından VIP küfür, Türkiye: Valiye hakaret etti, Yeni Şafak: Maganda.
Bu haberlerin ortak özelliği, İmamoğlu’nu yargılayan bir dil kullanmaları, valiye “it” dediği suçlamasını kesin bilgi olarak sunmaları ve bu iddiayı yalanlayan CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun’un açıklamalarına hiç yer vermemeleriydi.
Sözcü, Milliyet, Posta ve Evrensel engellemeyi başlığa çıkarırken hakaret iddiasına hiç girmemişti. Hürriyet iç sayfadaki küçük haberde Soylu’nun “Valiye it dedi” sözlerine yer vermişti. Cumhuriyet ve Birgün, hem valilik hem de Torun’un açıklamasına dayanarak dengeli biçimde yansıtmıştı okurlarına.
Fatih Portakal'ın tutumu
Söz konusu hakaret sözcüğünün kullanılıp kullanılmadığı tartışılırken Fath Portakal'ın Fox haberdeki sözlerine dikkat çeken Faruk Bildirici şöyle devam etti.
"İktidar medyasındaki aleyhte kampanyayla birlikte sosyal medyada büyük gürültü koptu. AKP’liler, “İmamoğlu valiye it dedi” diye yazarken, İmamoğlu’nu destekleyenler bu iddiayı reddediyorlardı. Bütün bunların üzerine bir de o akşam Fox Tv ana haberde Fatih Portakal’ın sözleri geldi. “Görüntüleri izledim, Valiye hakaret etmiş ama hakaret içerdiği için yayınlamıyoruz. Validen özür dilemesi gerekli” dedi özetle.
Bunun üzerine iki taraftan da eleştiri yağmuruna tutuldu Portakal. Bir taraf “Görüntü varsa neden sansürlüyorsun?” diye yükleniyordu, öbür taraf “Böyle bir görüntü olamaz, it dememiş” diye savunuyordu.
Gazetecinin bir hakareti yayın yoluyla taşımaması gerektiği doğru. Ama burada söz konusu olan seçimde aday olan bir siyasetçi, muhatabı da vali. Hele de siyasetin ve taraftarlarının bu kadar kutuplaştığı bir dönemde Portakal’ın “Ben gördüm” demesi, hakaret olduğuna tanıklık etmesi yetmez; izleyicilerine de göstermesi gerekirdi.
Faruk Bildirici Ekrem İmamoğlu'nun dolaylı açıklamalarını da şöyle yorumladı:
"Polis tutanaklarında “Vali’ye it” dediği cümlesinin geçtiği yolundaki soruya ise açık bir yanıt vermedi. Ama reddetmedi de. “Ben valinin basitliğine, gereken ifademle orada işarette bulundum. Polisin ne anladığı ne anlamadığı beni ilgilendirmiyor” diye konuştu. Ben bu cümleyi dolaylı da olsa bir kabullenme olarak yorumladım. Başka türlü yorumun zorlama olacağını düşünüyorum doğrusu."
Bildirici bu olayı 2014 yılında o zaman Başbakan olan Erdoğan'ın bir genci tokatlaması olayıyla karşılaştırdı:
Erdoğan’ın tokadı İmamoğlu’nun hakareti
Sonuç olarak, medyanın “VIP krizi” konusundaki tavrı, bu dönemin gazeteciliğinin yeni bir örneği oldu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, 2014 yılında Başbakanlığı sırasında maden kazası sonrasında gittiği Soma’da kendisini protesto eden genci tokatladığı görüntüler ortaya çıkmasına rağmen bu vakayı yazamayan, kendisine “Tokatladınız mı?” diye bile soramayan medya şimdi her şeyi bir yana bırakıp günlerce muhalif adayın hakaret iddiasının üzerine gitti.
VIP meselesine gelince gazeteciler ve medya kuruluşları, adaylardan birini desteklese bile bu süreçte objektif davranabilmeli; önlerine gelen verilere şüpheyle bakabilmeli, iki tarafın görüş ve açıklamalarını da yansıtmalı, doğrulanmış bilgilerin hiçbirini okurlardan, izleyicilerden gizlememeliydi.
İktidar yanlısı medya, seçim sürecinin başından itibaren izlediği tek yanlı yayın politikasını VIP krizinde de sürdürdü. İmamoğlu hakkında etiketleyici, suçlayıcı haberler yapmakla kalmadılar; Karadeniz’deki görkemli mitingleri görmezden geldiler; VIP krizinde lehinde olabilecek bilgileri okura yansıtmadılar. Çoğu zaman adını bile kullanmaktan kaçınıp “CHP adayı” deyip geçtiler. AKP’nin adayı Binali Yıldırım’ın, Fener Rum Patriği Bartholomeos için “ekümenik” ifadesini kullandığı ve sonra sildiği paylaşımıyla ilgili haber de yapmadılar.
farukbildirici.com