• USD  34,28
  • EURO  37,18
  • BORSA  8.828,79
  • ALTIN  3.005,56
SON DAKİKA

Erdoğan, Kanal İstanbul ile ilgili Katar iddiasını doğruladı

Erdoğan, Kanal İstanbul ile ilgili Katar iddiasını doğruladı

20 Aralık 2019 14:35

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malezya dönüşü sırasında uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, Kanal İstanbul’u yapılmasının planlandığı alandan Katar emirinin annesinin arsa aldığı iddiasını doğruladı.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kanal İstanbul’la ilgili bir defa çok çirkin olan şey şu; Katar Emirinin annesinin gelip buradan yer alması vesaire... Bunu söyleyen insanlara sormak lazım; “Devletten hangi desteği alarak böyle bir yeri almış?” Bu dedikoduları duydum. Katar Emirinin annesinin ülkemizden gayrimenkul satın almasına mani yasal olarak herhangi bir şey söz konusu mu?” dedi

Erdoğan, ziyaretini şu sözlerle değerlendirdi:

''Cenevre’den sonra geldiğimiz Kuala Lumpur’da Malezya Başbakanı Sayın Mahathir Muhammed’in girişimiyle düzenlenen Kuala Lumpur Zirvesi’ne katıldık. Türkiye, Malezya, Katar ve İran Devlet ve Hükümet Başkanları ile pek çok ülkeden üst düzey temsilcinin katıldığı zirvede İslam dünyasının karşı karşıya bulunduğu sorunları ele alma fırsatını bulduk. Zirveye Endonezya ve Pakistan’ın da gelmesi planlanmıştı ama maalesef katılamadılar. Dolayısıyla zirveyi 4 ülke lideri olarak gerçekleştirmiş olduk. Kalkınma, araştırma geliştirme, bilim ve teknoloji, girişimcilik ve savunma sanayii konularını özellikle masaya yatırdık.

İslam ülkeleri kendilerine çeki düzen vermeli

Bundan sonra inşallah bunun devamı da gelecek. Tabi bu vesileyle bir muhasebe de yaptık ve yapıyoruz. İlim, irfan, kültür, sanat ve refahın sembolü olan İslam dünyası bugün neden bu halde? Bu sorunu aşmak için neler yapmalıyız? Bu soruları samimi bir şekilde sormamız ve cevaplandırmamız gerekiyor. İslam ülkelerinin her alanda büyük potansiyeli var fakat iç çatışmalar, savaşlar, cehalet, kötü yönetim, ekonomik geri kalmışlık ve dış müdahaleler nedeniyle bu potansiyeli hayata geçiremiyoruz. İslam ülkelerinin geri kalması kimsenin faydasına değildir. Fakat İslam ülkelerinin de kendilerine çeki düzen vermesi gerekiyor.

Zirve marjında bir dizi görüşme de gerçekleştirdik. Malezya Başbakanı Sayın Mahathir Muhammed, İran Cumhurbaşkanı Sayın Ruhani ve Katar Emiri Sayın Temim ile ikili ilişkilerimizi ve bölgesel konuları ele aldık. Meselelerimizi çözmek için aramızdaki diyalog ve iş birliğini artırmaya bundan sonra da yine aynı şekilde devam edeceğiz. Bütün bunlarla birlikte ardından dörtlü bir zirvemiz oldu. Bu dörtlü zirveyi de Sayın Mahathir Muhammed, Sayın Şeyh Temim, Sayın Ruhani ve şahsım olmak üzere gerçekleştirdik. Burada kendimize bazı hedefler belirledik ve bu hedefler üzerinde de bundan sonraki süreçte belirleyeceğimiz arkadaşlarımızla çalışmaları sürdüreceğiz. Kurum ve kuruluşlar da aynı şekilde bu çalışmaları sürdürecek.

Dört ülke artık birbirleriyle bir çalışma sürdürecek

Böylece bana göre bu zirvenin anlamı, gücü, potansiyeli bundan sonra çok daha farklı bir halde inşallah devam etmiş olacak. Bu sadece zirve ile kalan bir süreç değil, zirveden sonra da devam eden bir süreç olacak inşallah. Tabi bu bizim için şu bakımdan anlamlı; en azından bu dört ülke artık birbirleriyle yoğunluklu bir çalışmayı sürdürecekler. Bilim, sanat, savunma sanayii, ekonomi, ticaret, kültür; bütün bu alanları kapsayacak şekilde bu çalışmalarımızı inşallah sürdüreceğiz. Hepimiz notlarımızı aldık. Bu konu ile ilgili olarak bundan sonraki süreçte de hepimiz ev sahipliği yaparak inşallah süreci devam ettireceğiz.

Hafter gayrimeşru

Kuala Lumpur Zirvesi’nde liderlerle Libya ve Suriye meselesine ilişkin atılabilecek ortak adımlar ve iş birliği imkanları da gündeme geldi mi?

Bu konuyu aramızda ele aldık. Bu dörtlü ekip bundan sonraki süreçte bu işi sahiplenir, kararlı bir şekilde tutarsa somut neticeler alınabilir. Örneğin Libya ve Suriye şu anda önümüzde. Libya’da biz şu anda nasıl bir rol üstleniyorsak, Suriye’de nasıl bir rol üstlendiysek bundan sonraki süreçte de buna benzer rolleri birlikte üstlenmenin kararlılığını ortaya koyacağız. Yani nemelazımcılığın olmadığı, “bana dokunmayan yılan bin yaşasıncılığın” olmadığı bir süreci devam ettireceğiz. Koalisyon güçleri adı altında Irak’a girdiler mi? Girdiler… Suriye’ye girdiler mi? Girdiler… Yani “Bizim ne işimiz var orada?” diyorlar mı? Demiyorlar… Aynı şekilde Libya’da Mısır’ın ne işi var? Libya’da Abu Dabi yönetiminin ne işi var? Gelip oraya girdiler mi? Girdiler… Ve biliyorsunuz Hafter meşru bir siyasetçi değil, adam gayrimeşru. Ona meşruiyet kazandırmanın gayreti içinde olanlar var. Serrac ise meşru bir lider, meşru bir temsilci. Onu ise yok farz etmenin gayreti içerisine giriyorlar. Peki bunun içinde kimler var? Mısır var, Abu Dabi var, Fransa var, hatta İtalya var. Şimdi maalesef Rusya’nın da kendisi görünmese de bakıyorsunuz oluşturduğu bir şirket var. Biliyorsunuz Amerika’nın buna benzer şirketleri çoktur. Mesela Afganistan’da eski askerlerin oluşturduğu şirketler söz konusu. Onlara belli yüksek ücretler veriyorlar ve onlar da geliyor, Afganistan’da savaşı gayrimeşru olarak yürütüyorlar.

Seyirci kalmamız doğru değil

Libya’da, Wagner denilen kuruluş vasıtasıyla bunlar adeta Hafter’in paralı askerleri olarak onun yanında görev yapıyorlar. Parasını kimler veriyor malum. Böyle bir durum söz konusu ve bütün bunlar karşısında tabi ki bizim seyirci kalmamız doğru değil. Biz de elimizden geleni şu ana kadar yaptık ve yapmaya da devam edeceğiz. Geçenlerde bir toplantıdaydık. Libyalı bir akademisyen yanıma geldi. Baktım adam hem dua hem de teşekkür ediyor. “Bizi orada yalnız bırakmadınız, bizi orada sahiplendiniz. Eğer bizi yalnız bıraksaydınız, işte burada şu anda özellikle Fransızlar, bir yanında Mısır, öbür tarafta Birleşik Arap Emirlikleri ciddi manada bize sıkıntı vereceklerdi” dedi. Biz de hamd ettik; demek ki her ne kadar Türkiye’nin içinde ana muhalefet bu işlere karşı çok farklı bir görünüm sergiliyorsa da bu işin kadir kıymetini bilen de var.


erdoğan, libya, Malezya, kanal istanbul
ÖNCEKİ Çocuklara şeytan çağırmayı öğreten skandal kitap infial yarattı SONRAKİ AKP'liler de Berat Albayrak’ın gitmesini istiyor...