Emin Çölaşan: İşte o zaman Türkiye'de panik gerçek anlamda başlar
17 Mart 2020 10:15
Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan bugünkü köşesinde, dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınının Türkiye'deki gidişatına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Sözcü yazarı Emin Çölaşan bugünkü köşe yazısında Türkiye'de 47 kişi görülen koronavirüs kabusunun ülkedeki gidişatına dair tahminlerde bulundu.
Çölaşan, "Dün şu satırları yazdığım sırada ülkemizde ölüm yoktu. Umarım hep böyle gider ama pek mümkün değil gibi görünüyor." dedi.
Hükümetin bazı sorulara ciddi yanıt vermesi gerektiğinin altını çizen Çölaşan, "Bir sürü önlemler alınıyor ama bazı hususlar var ki, kamuoyu onları çok iyi bilmeli ve değerlendirmesini yapmalı." diye yazdı.
Çölaşan cevaplanması gereken soruları listeledi:
-Umre dönüşleri başladı. Kaç bin kişi gitmişti, kaç kişi ne zaman geldi? Başka gelecekler var mı?
-Bunlar sözüm ona karantinaya alınıyor. Öğrenciler kalmakta oldukları yurtlardan çıkarılıyor, yerlerine umreden dönenler ve yurt dışından gelenler yerleştiriliyor. Karantina koşulları yetersiz. İçlerinden bazıları ölümcül virüs taşıyorsa, bunlar ne olacak?
-Cuma namazları çok önemli idi. Türkiye'nin dört bir yanında camilerimiz cuma namazlarında tıklım tıklım doluyor ve insanlar virüsle bire bir karşılaşıyordu. Maçlar seyircisiz oynatılıyor, gece kulüpleri kapatılıyor, sosyal faaliyetler iptal ediliyor ama cuma namazları ancak dün sona erdirildi. Diyanet her nedense topluma bu konuda yapması gereken çağrıda çok geç kaldı.
Çölaşan yazısının devamında şunları kaydetti:
Çeşitli alanlarda ve yerlerde sorumsuzluk diz boyu!..
Dün gazetelerde gördüm, Sivas'ta büyük bir mağaza açılıyor ve ilk gün satışların indirimli olacağını ilan ediyor.
Fotoğraf da vardı, avantacı kalabalık yine hücumda!..
Yüzlerce kişi omuz omuza, kucak kucağa, indirimli mal almak için topluca hücum etmiş durumda.
Salgın kapımıza gelmişken, bu manzarayı gören Sivas Valiliği niçin engel olmuyor? Türkiye'de Allah bilir her gün daha böyle nice olaylar yaşanıyor, kimsenin umursadığı yok.
Acaba cezaevlerinde neler oluyor?
Yüzlerce cezaevinde tutuklular ve hükümlüler kucak kucağa, alt alta üst üste yatmak ve yaşamak zorunda. Nedeni yersizlik.
Örneğin sekiz kişilik koğuşlarda 24 kişi, en sağlıksız koşullarda kalıyor.
Hükümet bugüne kadar bir önlem aldı ve görüş günlerini erteledi.
Peki sonra ne olacak?
Daha fazlasını söylemek istemiyorum, yaşamını cezaevlerinde sürdürmek zorunda olanları zor günler bekleyebilir.
Marketler, fırınlar ve eczaneler dışında esnafın durumu her geçen gün daha kötüye gidecek. Taksiciden bakkala, simitçiden manava, çaycıdan garsona kadar hiç kimse iyimser değil ve böyle olmakta haklı…
İnsanlar işten çıkarılıyor…
İş yerleri kapanıyor…
Turizm sektörü batışta…
Herkes kendi derdine düşmüş durumda…
Şu anda Türkiye'de sessiz bir panik yaşanıyor.
İnsanlar evlerine kapandı. Ana caddeler bile tenhalaştı, otoparklar, kafeler, her yer bomboş.
Allah korusun, önümüzdeki günlerde ölüm vakaları başlarsa, işte o zaman yandı gülüm keten helva!
İşte o zaman Türkiye'de panik gerçek anlamda başlayabilir.
ABD, Çin ve İran başta olmak üzere bütün Asya ve Avrupa ülkelerinin, özellikle İtalya ve İspanya'nın yaşadıklarını ve başına gelenleri unutmayalım…
Zira bu hastalık ölüme endeksli.
Sağlık Bakanı falan elinden geldiğince düzgün ve iyi niyetli açıklamalar yapıyor ama bu yetmez gibime geliyor.
Bu bela iyi niyetle çözülecek gibi görünmüyor.
Karantina koşullarının özellikle umreden ve yurt dışından dönenler için yetersiz olduğu açıkça ortaya çıktı.
Hiç kimse hastalık belirtileri ortaya çıktığında ne yapacağını, nereye başvurması gerektiğini bilmiyor.
Çok zor bir süreçteyiz ama esas zorlukla, ölümler başladığı takdirde yüz yüze gelmiş olacağız.
türkiye, sözcü, salgın, emin çölaşan, koronavirüs