Diyarbakır'da Nevruz sonrası gerginlik
21 Mart 2016 17:17
DİYARBAKIR'da bugün nevruz kutlamaları sıkı güvenlik önlemleri altında başladı. Nevruz Parkı'na vatandaşlar kurulan 5 ayrı polis noktasından aranarak girerken, çevrede de geniş güvenlik önlemleri alındı.
Diyarbakır'daki nevruz kutlamaları her yıl olduğu gibi bu yıl da merkez Bağlar İlçesi'nde bulunan Nevruz Parkı'nda bugün saat 10.00'dan itibaren kutlanmaya başladı. Bu yıl 'Direnerek kazanacağız', 'Özgür önderlik, özerk Kürdistan, Demokratik Türkiye' sloganıyla kutlanana nevruza katılmak için vatandaşlar sabahın erken saatlerinden itibaren alana gelirken, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü kentte ve Nevruz Parkı'nde geniş güvenlik önlemleri aldı.
KATILIM ÇOK DÜŞÜK KALDI
Diyarbakır'daki nevruz kutlamaları bu yıl sönük geçti. Önceki yıllarda 700 bin ile 1 milyon kişinin katıldığı Diyarbakır'daki nevruz kutlamasına bu yıl katılım 200 binde kaldı. Katılımın bu yıl az olmasına halk arasında yayılan, 'IŞİD bomba patlatabilir, olaylar çıkabilir' söylentilerinin neden olduğu ileri sürüldü.
Nevruz alanında sabah saatlerinde 20 bin kişi bulunurken, öğleden sonraki katılımlarla birlikte bu sayının ancak 200 bine bulduğu belirtildi.
Alanda sabah saatlerinde PKK ve Abdullah Öcalan posterleri bulunmazken, öğlen saatlerinde yüzleri poşularla kapalı bir grup tarafından terör örgütü PKK, YPS, YPG flamaları toplu halde getirilerek alandakilere dağıtıldı. Yüzleri poşulu grup daha sonra platform önünde toplu halde PKK, YPG; YPS flamalarıyla gösteri yaptı.
Platform önündeki nevruz ateşini ise Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Gültan Kışanak zafer işareti yaparak Eş Başkan Fırat Anlı ile birlikte yaktı.
DENİZ NAKİ'DE YÖRESEL KIYAFETLE NEVRUZ'DA
Ziraat Türkiye Kupası maçında Bursaspor ile oynadıkları ve 2-0 kazandıkları maçtan sonra yerel bir televizyondaki bir programda "Çocuklar ölmesin, maça gelsin" diye konuşması üzerine Türkiye Futbol Federasyonu tarafından 12 maç oynamama cezası verilen Amedsporlu Deniz Naki de nevruz kutlamasına katıldı. Boynunda sarı, kırmızı, yeşil fular ve yöresel kıyafetle kutlamalara katılan kolunda özgürlük anlamına gelen 'Azadi' yazısı bulunan ve aslen Tuncelili olan Deniz Naki ile hayranları fotoğraf çektirebilmek için birbiriyle yarıştı.
DEMİRTAŞ: BAŞKAN APO'YA MEKTUP GÖNDERİYORUZ
Konfetilerle platforma çıkan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, alandakileri Kürtçe yaptığı kısa konuşma ile selamladıktan sonra konuşmasına Türkçe devam etti. 3 yıldan beri müjde ve coşkuyla Nevruz Bayramı'nı kutladıklarını anlatan Demirtaş, ancak bugün nevruzu çatışma ve ölüm haberleri altında kutladıklarını söyledi. 3 yıl boyunca eşitlik ilkeleri etrafında kilitlenilirse, barışın mümkün olabileceğini anladıklarını ifade eden Demirtaş, yaşananlarla ilgili Abdullah Öcalan'a bir mektup göndereceklerini belirterek şunları söyledi:
"Elbette bizler köksüz, tarihi olmayan bugün ortaya çıkmış bir halk değiliz. Tıpkı nevruz gibi Kawa'nın ruhundaki gibi bizi birleştiren bir ruh var. Bugün Botan'ın çocukları Mir Bedirxan'ın çocukları, Şeyh Said'in çocukları bizleri nasıl selamlıyorsa, Seyit Rıza'nın yoldaşları Dersim'den, Gazi Muhammed'in torunları, Mele Mustafa'nın torunları, Ali Şer ve Zarife'nin yoldaşları bize nasıl bir miras bıraktıysa, bizler de Kobani'den Arin Mirkan'ın, Cizre'den Mehmet Tunç'un, Silopi'de Seve'nin mesajlarını birleştirerek, bir barış mektubu olarak İmralı'ya başkan Apo'ya bir mektup olarak gönderiyoruz. Ördüğünüz o barış yolu, Dolmabahçe Mutabakatı'nda dile getirdiğiniz yola bağlıyız. Savaş, çatışma olağan değil. Müzakere dediğiniz şey çatışma çözümlerini ortaya koyarak ortak bir noktada buluşmaktır."
"DEMOKRATİK İLKELERDE BULUŞMAK ZORUNDAYIZ"
Çözüm sürecine değinen Selahattin Demirtaş, "Anti demokratik, hukuk dışı yollarla bir araya gelemeyiz. Bizi bir araya getirecek hukukun, demokrasinin yoludur. Ortadoğu'da da tarihi bir dönem yaşanıyor. Hiç şüphesiz ki bölgeyi kendi çıkarları doğrultusunda dizayn etmek isteyen çok sayıda uluslararası güç var. Bizler bunun farkında olarak mücadele ediyoruz. Ama Ankara'da bu ülkeyi yönetenler tehditleri art arda sıralarken, halkın taleplerini tehdit olarak gördükleri sürece barış zor. Birlikte hareket etmek istiyorsak o zaman demokratik ilkelerde buluşmak zorundayız. Ankara'da bu aklın eksik olduğu ve bütün süreci yanlış okuduğu anlaşılıyor. Kürt halkı korkmadan bütün halklar gibi özgürce yaşamak istiyor. Başkasından bir şey değil kendisinden çalınanı istiyor" diye konuştu.
"BARIŞ MASASINA DÖNMEK İÇİN İNİSİYATİF ALMAYA HAZIRIZ"
Demirtaş, tıkanan çözüm görüşmelerine yeniden başlanabileceği ve barış masasına dönmek için inisiyatif almaya hazır olduklarını belirterek, "Hamasetle tehdit ederek, 'bitireceğim' diyerek siyaset kurulamaz. Şunu artık herkesin iyi anlaması lazım. Kürt halkının inkarı ve bunun tehdidi üzerinden barış süreçleri yürütülemez. Barış istemek ve barış sesinin daha gür çıkması için, bomba silah seslerinin durması lazım. Bizler bütün arkadaşlarımızla birlikte yeniden barış masasına dönülmesi ve yeni bir barış dilinin kurulması için inisiyatif almaya hazırız. Bu cesaret istiyor. Artık şu görülmelidir. AKP birleştirici bir parti değildir. Kürt düşmanlığı üzerinden, Kürtler Rojava'da herhangi bir yerde hak kazanmasın üzerine siyaset oluşturanlar kendileri de kaybediyor, herkese de kaybediyorlar. Yakın zamanda yürütülen barış sürecinden dersler çıkararak, eksiklerini cesaretle masaya yatırarak yol almamız lazım. Eğer siyaset bunu başaramazsa orada siyasetsizlik vardır" diye konuştu.
"DEVLET AKLI, KİN VE ÖFKE İLE HAREKET EDİYORSA, HALKINI FELAKETE SÜRÜKLER"
Türkiye'nin doğu ve batısında yaşanan olayları değerlendiren Demirtaş, kin ve öfke ile hareket eden devlet aklının kendi halkını felakete sürüklediğini savunarak, şöyle konuştu:
"Korkarak, korkutarak asla hiç bir şey çözemezsiniz. Biz siyasi tarihimiz boyunca her zaman adil çözümlerin peşinde koştuk. Kimseye düşmanlık yapmadan ama bize düşmanlık yapanların karşısında dimdik durduk. Devlet aklı, ferasetsiz kalmışsa, kin ve öfke ile hareket ediyorsa, kendi halkını felakete sürükler. Bu tür dönemlerde asıl olan şey ortak akıl ile hareket etmektir. Bizim çözüm önerilerimiz var bütün bunlara kulak vermek yerine akıl almaz bir tasfiye politikası yürütmek kimseye kazandırmaz."
"BU NEVRUZU ÇÖZÜME VESİLE YAPMAK İSTİYORUZ"
Konuşmasında, barış ve çözüm mesajları veren Demirtaş, söylenecek son sözlerin çok kıymetli olduğunu bu nedenle, kutladıkları nevruzun barışa vesile olmasını isteyerek, "Belki önümüzü kesmek, bizden koparacakları 3-5 oyun hesabını yapanlar, kendi bindikleri gemiyi batırdıklarının farkında değiller. Bu çizgi, çatışmanın yaşandığı bütün ülkelerde hakim çizgi olmuştur. Halkların kültürlerini inkar etmeden, herkesin nasıl yaşayabileceğini göstermek zorundayız. Merkeziyetçiliğe karşı özyönetim modelleri ile tek dil ve tek lider sultasına, tek milletin egemenliğine karşı inşa edilmiş bir çizgidir. HDP'yi büyütmek çözümü büyütmektir. Bu nevruzu çözüme vesile yapmak istiyoruz" ifadelerini kullandı.
ÖNDER: İMRALI'NIN YOLUNU AÇIN
HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder de, konuşmasında hükümete çözüm çağrısında bulunarak şöyle dedi:
"Barış uzak değil. Bu topraklarda iktidarı eline geçirenlerin hikmetle öğrenme alışkanlığı yok ancak felaketle öğrenebiliyorlar. Hem ülkemizi hem bölgemizi bir yeryüzü cenneti haline getireceğimiz yöntem nettir, açıktır, onun da yolu demokratik siyaset ve müzakerelerdir. Buradan İmralı Heyeti olarak Sayın Başbakan'a çağrı yapıyorum. Laf kalabalığını bir kenara bırakın. Bölgenin gerçekliğini bizim kadar biliyorsunuz. Bunun sürdürülebilir olmadığını biliyorsunuz. Bölge halkının demokratik sabrı daha berhava olmuş değil. Siz de başbakansınız bu topraklara kaçak gelip gideceğinize açın İmralı yolunu sizinle mutabakat kaldığımız ne varsa oradan başlatalım bir hafta içinde ülkemizin çehresini değiştirelim. Sen el kapılarında vatandaşlarımızı serbeste dolaştıracağım derken memleketinizde insanlar dolaşamıyor bundan utanmıyor musunuz? Bütün arkadaşlarımız ve kurumlarımızla size son derece önemli bir çağrı yapıyoruz. Bütün annelere buradan taahhüt ediyorum. Bu ülkede bu ciddiyetle yaklaşırlarsa çatışmasızlığın yakalanması bir haftalık iştir. Böyle olmazsa beni Diyarbakır meydanında dara çekin, ah çeken alçaktır."
Önder, 4 yıldır bu meydanda Abdullah Öcalan'ın mesajını okuduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"3 yıl burada barışın nevruzunu okuduk. Sayın Öcalan 3 yıl barışın kıymetine savaşın tehlikesine dikkat çekti. Onu okuma onurunu yaşadık. Biz barış nevruzunu okurken bu platform 40 TV'nin canlı yayınladığı bir nevruz oldu. Şimdi bir direniş nevruzu kutluyoruz dostlarımız ve tarafsız yayınlardan başka kimse yok. Kimisi korku, baskıyla psikolojik harp yöntemleriyle rehin aldı. Burada dostlarımızla beraberiz ama bu mücadele başladığında da böyleydi. Dostlarımız bize yeter. Bu mücadelenin fitilini Mazlum Doğan 3 kibrit ile yaktığı zaman 200 kişi yoktular, bugün milyonlarca kişiyiz. Bu medya bu meydanın sabah 9'da çekip o haliyle yayınlıyorlar. Ben de onlara diyorum ki işte nevruz meydanı, bir tek kişi kalıncaya kadar bu direniş meşalesi sönmeyecek. Bu bölgenin gerçekliğinden hiçbir şey anlamayanlar sürekli bizi baskı altına almaya çalışıyorlar. Falancayı kınayın, filancayı eleştirin diyorlar. Buradaki anaları tanısalar evlatlarının bir kısmını dağlara bir kısmını mezara bir kısmını meclise gönderdiklerini bilirlerdi. Tahir Elçi şahsında hepsine söz veriyoruz. Bu barışı getireceğiz. Ölümler genç yaşında toprağa girenler boşu boşuna girmediler onlara borcumuzdur bu topraklara barışı özgür eşit bir yaşamı getirmek" dedi.
"KÜRT EVİNE GİREMİYOR, TÜRK EVİNDEN ÇIKAMIYOR"
Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Öcalan ile aralarında dağlar, denizler olabileceğini söyleyerek şöyle devam etti:
"3 yıl birlikte mesai yaptık barış uğruna, daha iyi bir dünya ve ülke uğruna yazdıkları söyledikleri tartıştıkları şeyler bugün faşist rejime rağmen bize uğraşıyor. Muhtemelen şunu söylerdi. Bre ahmaklar ben size Eşme Ruhu dedim, bölgeyi ortak evimiz yapalım dedim. Yoldaşlarıma söyledim size yardım ettiler bunun bir barış kıvılcımı olmasını diledim siz getirdiniz Sur'a, Nusaybin'e, Cizre'ye gönderdiniz. Bre ahmaklar diye başlardı söze. Siz bu akılla daha kaç adım gidersiniz diye eklerdi Sayın Öcalan. Başbakan bir kamu düzeni diye tutturdu Sayın Öcalan kamu düzeni polisiye yöntemle sağlamaz diyerek bir bilim insanına yakışır bir cevap verdi. Gelin bunu sağlayalım. Bütünlüklü bir müzakere kamu dediğiniz şeyi kazanabilir dedi. Sayın Öcalan ne dediyse tersini anladılar ya da düzünü anlayıp tersini yaptılar. Sayın Öcalan Davutoğlu'na acı acı gülerek şöyle derdi. Kürt evine giremiyor Türk evinden çıkamıyor; al sana kamu düzeni. İşte sizin kamu düzeni, ülkeyi getirdiğiniz nokta burası. Oysa barışın hemen eşiğindeydik. Elimizi uzatsak tutacak kadar yakındık. Bugünde uzak değiliz bu kan bu ölüm bizleri yıldıramaz. Hapishane ile sürgünle korkutamazlar. Korkak arıyorsanız aynaya bakın. Bir fezleke geldiğinde yere göğe sığdıramadığınız mahkemelere biz güvenmiyoruz dediniz. Sizin güvenmediğiniz mahkemelere biz güveneceğiz öylemi çok beklersiniz."
KISA SÜRELİ GERGİNLİK
Diyarbakır'daki nevruz kutlamalarına katılanlar programın bitimine doğru alandan ayrılırken polis, bazı kişileri taşıdıkları bayrak ve flamalar nedeniyle gözaltına almak istedi. Kontrol noktasında yapılmak istenen gözaltına orada bulunanlar tepki gösterince, kısa süreli bir gerginlik yaşandı ve polis göz yaşartıcı bombayla kalabalığı dağıttı. Bazı kişilerin gözaltına alındığı öğrenildi.
haber, haberler, diyarbakır, gerginlik, nevruz, 21 mart 2016