Dijital çağı nasıl kaçırdık?
27 Ağustos 2020 11:17
Türkiye’nin fen liselerine, imam hatip liseleri kadar destek vermemesi nedeniyle, 2023’e kadar bilim, teknoloji, matematik ve mühendislik alanlarındaki istihdam gereksiniminin yüzde 31’ni karşıladığı belirtiliyor.
Ayla Ganioğlu 'nun 24 Saat Gazetsinde yeralan araştırmasına göre Fen ve matematikten uzaklaşan eğitim sisteminin, geleceğe dönük ciddi alarm verdiği ve Türkiye’nin dijital çağa hazırlıksız girdiğini ortaya koyuyor.
TBMM Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu Alt Komisyonu, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (Organisation for Economic Co-operation and Development –OECD) verilerine dayanarak, 2016-2023 dönemi için bilim, teknoloji, matematik, mühendislik (BTMM) alanları için gerekli olan bir milyon istihdam ihtiyacının, yüzde 31’inin (üç yüz bin) mevcut eğitim sistemiyle karşılanamayacağını belirledi. Bu eğitim sisteminin sürdürülmesi durumunda, sonraki yıllarda bilim, teknoloji, matematik ve mühendislik alanındaki açığın artması kaçınılmaz gibi görünüyor.
Hükümetin, 2019 yılı bütçesinde, 2021’e kadar yeni 162 imam hatip lisesi yapılmasını planlarken, bu sayı Anadolu liseleri için 151, fen liseleri için ise sadece 9 oldu. Milli Eğitim Bakanlığı, 2019 yılı içinde inşa edilmesi planlanan imam hatipler için 460 milyon TL ödenek ayırırken, bu miktar fen liseleri için yalnızca 30 milyon TL oldu. Buna göre, imam hatiplere, fen liselerine ayrılan bütçenin 15 katından fazla ödenek ayrılmış oldu. Buna rağmen, Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Liseye Geçiş Sınavı’nın (LGS) sonuç raporuna göre, ilk sırada fen lisesini tercih eden öğrencilerin oranı yüzde 46,7 olurken, ilk tercihi imam hatip lisesi olanların oranı yüzde 11,1’de kaldı.
İmam hatip liselerinin artışı
CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, İyi Parti Toplumsal Politikalar Başkanı Şenol Sunat ve İstanbul Aydın Üniversitesi’nden Doç. Dr. Devrim Akgündüz, 24 Saat Gazetesi’ne eğitim sistemi ile ilgili açıklamalarda bulundular.
CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, AKP’nin iktidara geldiğinde eğitim yatırımlarına ayrılan payın yüzde 17.18 iken, 2020 için bu oranın yüzde 4.65’e indiğine ve imam hatiplere ayrılan payın ise her geçen arttığını bildirdi.
CHP’li Kaya, konuya ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bütün liseleri imam hatip lisesine dönüştürmeyi hedefine koyan AKP bu amaç doğrultusunda, imam hatip liselerinin sayısını ihtiyaca göre değil, ideolojisine uygun olarak artırıyor. Tüm başarısızlıklarına rağmen, sınav sistemini sık sık değiştirerek, imam hatiplere daha fazla öğrenci göndermenin planlamasını yapıyor. AKP imam hatipleri oy deposu olarak görüyor. Milli Eğitim Bakanlığı ve üniversite yönetici kadrolarının büyük ölçüde cemaat ve tarikat mensuplarından oluşmakta.”
AKP’nin yeni bir “rejim” kurma çabalarının en fazla eğitim sistemini etkilediğinin altını çizen Kaya, AKP’nin “laik, demokratik, bilimsel ve kamusal eğitime savaş açtığını” savundu.
Türkiye, OECD’de geride…
Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (Programme for International Student Assessment -PISA) sonuçlarına işaret eden Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye, OECD’nin üç yılda bir yayımladığı PISA 2018 sonuçlarına göre, 79 ülke arasında matematikte 42, fen bilimlerinde 39, okuma becerilerinde 40. sırada; 37 OECD ülkesi arasında ise son sıralarda yer alarak matematikte 33, fen bilimlerinde 30, okuma becerilerinde ise 31. sırada yer aldı. Eğitim, bir siyasi partinin ideolojisine göre değil, dünyadaki gelişmeler dikkate alınarak belirlenmemesi geleceğimize darbe vurur.”
“Kendi ideolojisini empoze etmek”
İyi Parti Toplumsal Politikalar Başkanı Şenol Sunat, geçen 18 yılda 7 kez bakan, 20 kez müfredatın değiştiği ve eğitimde Cumhuriyet tarihinin en başarısız dönemlerinden birinin yaşandığını belirterek şunları söyledi:
“Fen liselerine destek verilmemesi de AK Parti hükümetinin eğitim alanındaki basiretsizliğinin en büyük örneklerindendir. Fen liselerinin öncelikli hedefi nitelikli bilim insanları yetiştirmek, zekâ ve başarı düzeyi yüksek öğrencileri eğitmek, doğru mesleğe yönlendirmektir. Türkiye’de en başarılı ve parlak öğrencilerin tercih ettiği ve amacı bilim insanı yetiştirmek olan liseleri desteklememenin amacı ancak gençlerimizi bilimden uzaklaştırmak; araştıran, sorgulayan ve üreten bir gençliği makul görmemektir.”
Sunat, yaşanan ekonomik sıkıntıların temelinde de AK Parti’nin çağdaş ve bilimsel eğitim sistemini bir türlü kabullenmeyen, gençlere “kendi ideolojisini empoze ederek siyasi hedeflerini ülke menfaatlerinden üstün tutan ilkel zihniyetinin bulunduğunu” kaydetti.
“İmam hatipler için zorlama”
İmam hatip liselerinin de önemli olduğunu vurgulayan Sunat, “Ancak bunların, fen liselerine ve Anadolu liselerine karşı bir seçenek olarak sunulması, ailelerin evlatlarını imam hatip liselerine göndermeleri için zorlanması tamamen eğitimin siyasallaşmasıyla alakalıdır. Anadolu liseleri de eski özelliklerini kaybetmiş büyük çoğunluk düz lise, Anadolu lisesi adı altında özellikleri değiştirilmiştir. Fen liseleri ve imam hatip liseleri birbirlerine rakip olarak sunulmamalıdır. Müfredatları, yapıları ve amaçları tamamen farklıdır” değerlendirmesinde bulundu.
2019 yılında yapılan YKS sınavı başarı oranlarına bakıldığında, fen liselerinde okuyan 100 öğrenciden 49’u üniversiteye yerleşirken, imam hatip liselerinden mezun olan 100 öğrenciden sadece 14’ünün üniversiteye girebildiğine dikkat çeken Sunat, “İstatistikler incelendiğinde, imam hatip liselerinin başarı oranlarının çok düşük olduğunu görmekteyiz. Buradaki en büyük mağduriyeti ise şüphesiz öğrencilerimiz yaşamaktadır. Bu yanlış ve ideolojik tercihlerin bedelini ise maalesef uzun yıllar boyunca Türk milleti ödeyecektir” dedi.
Sunat, OECD’nin “Bir Bakışta Eğitim 2017 Raporunda” gelecekte BTMM alanındaki mesleklere hangi ülkelerin öncülük edeceğine bakıldığında Türkiye’nin 34 ülke arasında en sonda olduğunun görüldüğüne işaret ederek, açıklamasını şöyle tamamladı:
“Bu kaderi değiştirmek, bilgi toplumu olmak ve bilimsel düşünceyi esas almak zorundayız. Gelecek 10- 15 yıl içinde mesleklerin yüzde 75’i BTMM’ye dayalı olacak ve bugün adını bilmediğimiz yeni mesleklerle tanışacağız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de belirttiği üzere fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmeden başarıyı yakalamak da mümkün değil. Gençlerimizin, öğrencilerimizin bu kötü gidişatta sorumlulukları yoktur, mağduriyetleri vardır. Sorun ülkeyi yönetenlerde, eğitim sistemini katledenlerdedir.”
Türkiye çok yavaş ilerliyor
İstanbul Aydın Üniversitesi’nden Doç. Dr. Devrim Akgündüz ise, dünyanın “Endüstri 4.0” dönemine hızlı bir giriş yaptığını belirterek, “Bu dönem nesnelerin interneti, yapay zekâ, otonom fabrikalar, robotik, sanal gerçeklik vb. alanlarda büyük gelişmelerin olacağına işaret ediyor. Türkiye’de BTMM alanları yeterli derecede gelişmediği için bu yöndeki adımlar çok yavaş ilerliyor” uyarısında bulundu.
Türkiye’de BTMM alanlarında nitelikli iş gücüne ihtiyaç olmasına rağmen, bunun üniversitelerde yeterli oranda yetiştirilemediğini söyleyen Akgündüz, geçmişte fizik, kimya, biyoloji, mühendislik, moleküler biyoloji ve genetik alanlarının, yüksek puanlarla öğrenci alırken, artık çok düşük puanla öğrenci almaya başlamasının olumsuz sonuçları olduğunu dile getirdi.
Akgündüz, Türkiye’de BTMM alanlarında Ar-Ge merkezleri, robotik, genetik ve yapay zekâ kuruluşları, fizik-kimya-biyoloji alanında üretime dönük merkez ve kuruluşlara ihtiyaç olduğunu bildirerek bunun için üniversitelerdeki bölümlerin programlarının çok hızlı bir şekilde buna uygun hale getirilmesi ve Ar-Ge merkezlerine büyük teşvikler verilmesi gerektiğini ifade etti.
“ABD’dekiler gibi olmalı”
Akgündüz, Türkiye’de BTMM alanlarına yeterince önem verilmediği için fen liselerinin de geri planda kaldığını söyleyerek bu konudaki önerilerini şu şekilde dile getirdi:
“ABD’de fen ve teknoloji liseleri adı altında parlak öğrencilerin eğitim gördüğü, sadece bir lise eğitimi değil Ar-Ge faaliyetlerinin de gerçekleştirildiği, bilimsel ve teknolojik üretimin altyapısının hazırlandığı bu liseler geleceğin BTMM iş gücünü yetiştiriyor. Ülkenin önemli beyinleri, ülkeyi yukarıya taşıyacak beyinler buralarda yetiştiriliyor. Türkiye’de ise maalesef az sayıda fen lisesi, üstelik ABD’deki özellikleri de taşımayan, uygulamalı eğitimden ziyade teorik eğitimin daha fazla gerçekleştirildiği şekilde eğitim yapıyor. Yapılması gereken BTMM ile ilgili bir lise stratejisinin ortaya konması, bu yönde bir politikanın hayata geçirilmesi, bu kapsamda mevcut fen liselerinin ABD’deki emsalleri gibi yenilenmesi, bu liselerde öğrenim görebilecek öğrenci sayısının artırılması, bunun için de yeni fen ve teknoloji liselerinin açılması gerekiyor. Ancak açılacak fen liselerinin sayısının niteliksiz olarak artırılması bu liselerin öneminin ortadan kalkmasına sebep olabilir. Buralarda çok iyi donanımlı öğretmenler görevlendirilmeli. Yüksek oranda laboratuvar ve teknoloji merkezli uygulamalı eğitimleri içeren bir öğretim programı olmalı. Ar-Ge projeleri için önemli teşvikler ve kaynakların aktarılmalı. Okul-sanayi işbirliği kuvvetlendirilmeli. İnovasyon ve patent tabanlı eğitime ağırlık verilmeli.”