• USD  34,28
  • EURO  37,18
  • BORSA  8.828,79
  • ALTIN  3.005,56
SON DAKİKA

Davutoğlu, Gülen ile neden görüştüğünü açıkladı

Davutoğlu, Gülen ile neden görüştüğünü açıkladı

12 Ocak 2017 14:21

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu darbe girişimiyle ilgili Meclis Araştırma Komisyonu’na gönderdiği metinde FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile neden görüştüğünü açıkladı.


İŞTE DAVUTOĞLU'NUN CEVABININ TAM METNİ

Davutoğlu'nun, 70 sayfalık ifadesinin ilk bölümünden dikkat çekenler şöyle:

FİDAN'IN İFADEYE ÇAĞRILDIĞINI BAŞBAKANIN YANINDA ÖĞRENDİM

7 Şubat 2012’de yetki aşımında bulunulmuş ve MİT Müsteşarı Sayın Hakan Fidan, devam eden bir yargı sürecine dahil edilmek istenerek Sayın Başbakanımızın ve hükümetimizin millet adına meşru siyasal süreçler dahilinde yürüttüğü politikalar sorgulanmak istenmiştir.

MİT Müsteşarı Sayın Fidan, savcılık çağrısının ardından Sayın Başbakanımıza bilgi vermek için aradığında hasbelkader Sayın Başbakanımız ile birlikte aynı arabadaİstanbul’da muhterem vaizlerimizden İbrahim Subaşı’nın cenazesinden Ankara’ya dönmek üzere havaalanına gidiyorduk. Sayın Başbakanımız, bu hamleyi yargı bürokrasisinin iktidara siyaset dayatması olarak değerlendirerek, son derece kararlı bir tutumla kesinlikle ifade vermeye gitmemesi talimatını verdi.

Bu olay, o döneme kadar daha çok dini cemaat ve sivil toplum hareketi olma nitelikleriyle öne çıkan bu yapının gerçek niteliği ve hedefleri konusundaki soru işaretlerini pekiştirdi.

17-25 Aralık operasyonları, Gülen ve takipçilerinin, bürokrasi içinde otonom’ bir yapı kurarak bağımsız hareket ettiğini, mensup oldukları yapının öncelikleri ve hedefleri çerçevesinde bürokrasi, iş dünyası, medya ve siyaset üzerinde tahakküm kurmayı sağlayacak yerlere sızdığını, yasadışı dinlemeler gerçekleştirdiğini, şantaj dosyaları oluşturduğunu ve seçilmiş hükümete darbe teşebbüsünde bulunmaya cüret edebildiğini gösterdi.

GÖRÜŞME TALİMATINI ERDOĞAN VERDİ

Bu çerçevede, 2013 BM Genel Kurulu toplantısına seyahatim öncesinde Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığımız değerlendirmede, bu yapının gittikçe artan bir şekilde Türkiye karşıtı çevrelerce kullanılmaya müsait hale gelmesi hasebiyle, Gülen’in daha önce yapılan çağrılar çerçevesinde Türkiye’ye getirilerek kontrol altına alınmasının gerekli olduğu kanaatine vardık.

KENDİSİNİ UYARDIM

Sayın Başbakanımızla yaptığımız bu değerlendirme neticesinde ve talimatı doğrultusunda, BM Genel Kurulu’na katılmak üzere ABD’de bulunduğum sırada, Gülen’le bir görüşme gerçekleştirdim. Gülen ile Eylül 2013’te gerçekleştirdiğim görüşme kişisel bir tercih sonucunda veya bir yakınlık gösterisi mahiyetinde şahsi bir ziyaret olmayıp Başbakanımız Sayın Erdoğan’ın bilgisi ve izni doğrultusunda, 7 Şubat sonrasında, söz konusu yapı mensuplarının o döneme kadar düşündüğümüz bir sivil topum örgütü olmanın ötesinde, devlet iradesinden bağımsız ve devlet hiyerarşisi dışında bir yapılanma içerisinde olduğu kanaatimizin oluşması üzerine, muhatabına somut mesajları doğrudan iletmek amacına matuftu. Bu görüşmede Sayın Başbakanımızla gerçekleştirdiğimiz istişare çerçevesinde açık bir şekilde gerekli uyarılarda bulundum.

 Ülkemize dönüşümde bu görüşmeyi ve edindiğim intibayı Sayın Başbakanımıza aktardım. Bu çerçevede, kendisini samimi görmediğimi, zaman kazanmaya çalışır bir intiba verdiğini ve bu kritik süreçte dikkatli olmamız gerektiğini ifade ettim. Bu görüşme sonrasında, Gülen’in hükümetimize ve ülkemize yönelik operasyonların içinde olduğuna ve bu tutumundan vazgeçme niyetinde olmadığına yönelik kanaatimiz pekişti.

BAŞKA BİR GÖRÜŞMEM OLMADI

 Bu görüşme dışında, kendisiyle başka hiçbir görüşmem olmadı. 


Bu görüşme ile, bu yapının, ülkemize ve milletimize karşı kullanılmasına engel olmak üzere gösterdiğimiz samimi çaba, maalesef, karşılık bulmamıştır. Nitekim bu görüşme sonrasında, bu yapının şahsıma, yürüttüğümüz dış politikaya, Sayın Başbakanımızın şahsına ve liderliğini yürüttüğü AK Parti iktidarına, ülkemize ve milletimize yönelik saldırıları artarak devam etmiştir. Nitekim bu görüşmeden 3 ay sonra 17-27 Aralık, dört ay sonra da MİT Tırları operasyonu düzenlenmiştir.

"RUS UÇAĞININ DÜŞÜRÜLMESİ TALİMATINI BEN VERDİM" SÖZLERİNİ NEDEN SÖYLEDİĞİNİ AÇIKLADI

24 Kasım 2015 tarihinde Rus uçağının düşürülmesi sonrasında 'talimatı bizzat ben verdim' diyen Davutoğlu, komisyona bu sözüyle ne demek istediğini şöyle anlattı:

"Grup toplantısında ifade ettiğim talimat, angajman kuralları ile ilgili. Ayrıca, ihlalin yapıldığı ilk an ile bir çok uyarının yapıldığı ve müdahalenin gerçekleştiği 5 dakikalık süre içinde, bu spesifik olay için ek bir talimat almanın ya da vermenin imkansızlığı da açıktır. Angajman kuralları genel bir talimattır; uygulama anında yeterli zaman olmaması sebebiyle bu talimatı alan komutan, pilot ya da asker bu genel talimatın gereğini yapma hususunda hem görevlendirilmiş hem de yetkilendirilmiş kabul edilir; saniyelerle sınırlı ihlal süreçlerinde ayrıca bir talimata ihtiyaç duyulmaz.

Talimatını verdiğim angajman kuralları Rusya dahil hiçbir ülkeyi hedef almamıştır, ancak aynı angajman kuralları hangi ülkeden olursa olsun savaş şartlarındaki bir ülkeden hava sahamızı ihlal eden bütün hava araçlarını kapsamıştır.

PİLOT FETÖ MENSUBU MU?

Bu olayda uçağı düşüren pilotun FETÖ/PDY ile irtibatlı olup olmadığı hususuna gelince, angajman kuralları konusunda talimat veren bir Başbakanın, Genelkurmay Başkanı ya da Hava Kuvvetleri komutanının, bu angajman kurallarının hangi askerimiz tarafından nerede ve ne zaman uygulanacağı konusunu öngörmesi mümkün değildir, çünkü ihlalin nasıl ve ne zaman gerçekleşeceği bilinemez.
Esasen angajman kurallarına ilişkin talimatın tarafımdan verildiğine ilişkin açıklamayı yapma nedenlerinden birisi de Sayın Genelkurmay Başkanımızın haklı bir gerekçe ve kaygı ile uçağın düşürülmesine ilişkin spekülasyonların görev yapmakta olan TSKmensuplarının angajman kurallarını yerine getirirken tereddüt göstermeleri sonucunu doğurabileceğini iletmesidir. Kendisine angajman kurallarını siyasi iradenin belirlediğini, bu kuralları uygulayan hiçbir TSK mensubunun tereddüt duymaması gerektiğini, gereken açıklamanın tarafımdan yapılacağını, ancak bu pilotun ya da süreç içinde görev yapmış diğer TSK mensuplarından herhangi birinin herhangi bir örgüt bağlantısı varsa bunun da hemen tetkik edilmesi gerektiğini söyledim.

SOMUT İRTİBAT TESPİT EDİLEMEDİĞİNİ BİLDİRDİ

Nitekim Sayın Genelkurmay Baş- kanımız daha sonraki görüşmemizde pilotun geçmişini ve ilişkilerini araştırdıklarını ve somut bir irtibat tespit edilemediğini bildirmiştir.
Eğer 15 Temmuz öncesi tespit edilemeyen birçok irtibat gibi o gün tespit edilemeyen irtibatlar, 15 Temmuz sonrasında hukuki süreç içinde açığa çıkarılarak ispat edilirse, hukukun öngördüğü ceza ne ise bunun gereğinin yargı tarafından yapılacağından hiçbir şüphemiz olamaz.

15 TEMMUZ GECESİ İKİ AYRI DÜĞÜNE GİTTİM

Davutoğlu, 15 Temmuz günü nerede olduğunu şu sözlerle anlattı:

"15 Temmuz gecesi eşim Sare Hanım ile birlikte Ankara’da idim. O gece çok önceden kararlaştırılmış iki düğüne davetli idik. Önce Başbakanlığım döneminde her ikisi de bizimle çalışan iki basın müşavirimizin Ankara Gölbaşı ilçesinde o gece saldırıların hedefi olan Polis Özel Harekat Merkezi’ne de çok yakın Vilayetler Evi’ndeki düğünlerine katıldık. Daha sonra yine Başbakanlık dönemimdeki aşçılarımızdan birinin düğünü için Eryaman’a giderek oradaki düğüne iştirak ettik.

Saat 22.00 civarında, İstanbul’da köprülerde yaşanan ve gerek sosyal medyaya gerekse ulusal basına yansıyan olağan dışı durumdan haberdar oldum. Bunun üzerine koruma müdürüme İstanbul Emniyet Müdürü’nü aramasını söyledim. Oradan ilk aldığımız bilgi durumun ciddi ve gergin olduğu yönündeydi. Hemen Başbakanlığın ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün aranmasını istedim. Sonunda Ankara Emniyet İstihbarat’a ulaştık onlar da durumun sıkıntılı olduğunu ifade ettiler.


istanbul, fetullah gülen, komisyon, darbe, ahmet davutoülu
ÖNCEKİ Erdoğan'dan TBMM'deki kavga için sert sözler SONRAKİ Ersan Gülüm Beşiktaş'ta