Cumhuriyet çalışanları hakim karşısında
11 Eylül 2017 11:24
Cumhuriyet gazetesine yönelik soruşturma kapsamında haklarında suçlamalar bulunan gazeteciler ve gazete yöneticilerinin davasında 2. duruşma bugün yapılıyor
“Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına ve anayasal düzene karşı suç işlemek” iddiasıyla dördü tutuklu yargılanan Cumhuriyet yönetici, yazar, muhabir ve avukatları hakkındaki davanın ikinci duruşması başladı.
Silivri Açık Ceza İnfaz Kurumu bünyesinde bulunan “büyük salon”da görülecek duruşmaya çok sayıda meslek örgütü katılım çağrısı yaptı. Sosyal medyada paylaşılan çağrı metinlerinde “Hepsini alıp dönelim”, “Özgürlükte buluşalım”, “Gazetecilere özgürlük” ifadeleri yer aldı.
Gözaltılardan 9, iddianamenin hazırlanmasından 3 ay sonra sonra başlayan davanın ilk duruşmasında mahkeme heyeti, Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Yayın Danışmanı ve yazar Kadri Gürsel ve muhabir Ahmet Şık ile Twitter’da “Jeansbiri” adlı hesabı kullandığı iddia edilen Kemal Aydoğdu’nun tutukluluk hâlinin devamına hükmetmişti. Mahkeme, ara kararında Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri Bülent Utku, Önder Çelik, Cumhuriyet Vakfı Danışma Kurulu Üyesi Avukat M. Kemal Güngör, yazar Hakan Kara, Okur Temsilcisi Güray Öz, Kitap Eki Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay ve çizer Musa Kart’ın tahliyesine karar vermişti. Tahliyelerine karar verilen yedi kişiye yurt dışına çıkış yasağı getirilmişti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Akif Ekinci ve Cumhuriyet Savcısı Yasemin Baba’nın imzalarının bulunduğu iddianamede, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Erinç ve Cumhuriyet yazarları Aydın Enginile Hikmet Çetinkaya’nın tutuksuz yargılandığı davada, “sanık”lar hakkında 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
İŞTE DAKİKA DAKİKA YAŞANANLAR
11:13 – Mahkeme Başkanı: Siz 14 yıl genel yayın yönetmenliği yaptınız. İşleyişi anlatabilir misiniz? Gelen haberler haberleştirilirken nasıl bir yöntem izlenir?
İbrahim Yıldız: Yazı işleri değerlendirir, Genel Yayın Yönetmeni karar verir. Ama hiçbir zaman Vakıf Yönetimi müdahale etmez. Benim zamanımda da yoktur. Vakıf sadece toplantılarda Genel Yayın Yönetmeni’nden bilgi alır.
11:12 – Mahkeme Başkanı: “Teröre terör bile diyemediler” ifadenizle ne demek istediniz?
İbrahim Yıldız: Ben terörün tanımını yaptım. Arkadaş böyle yazmış.
11:11 – Mahkeme Başkanı: Gazetenin siyaset çizgisinin değiştiğinden ne anlamalıyız?
İbrahim Yıldız: Ben öyle bir şey demedim.
11:10 – Mahkeme Başkanı: Ankara’da satışa çıkarılan arsa ile ilgili ne demiştiniz?
İbrahim Yıldız: Keşke satılmasaydı demiştim
11:04 –İbrahim Yıldız: Cumhuriyet savcılığında ifade vermiştim. Soracak sorunuz varsa yanıtlayabilirim.
Mahkeme Başkanı: “Gazete kötü yönetildi, batırıldı” şeklinde bir değerlendirmeniz var. Açar mısınız?
İbrahim Yıldız: Sanıyorum bana sorulan bir soruya verdiğim yanıt üzerine röportajı yapan arkadaşın yaptığı bir yorumdur. Cumhuriyet en eski gazetedir ama ne var ki iyi bir mali yapıya ulaşamamıştır. Patronlar döneminde de, vakıf döneminde de böyleydi. Çünkü bağımsız gazetecilik derdi vardır. Gazetede bir patron olmadığı için mali bir yapılanmaya gitmemiş, vakıflaşarak Türkiye ve Avrupa’da bir öncülük göstermiştir. Keşke mali olarak daha iyi olabilseydi, çalışanları daha çok kazanabilir ya da gazetecilik anlamında ataklar yapılabilirdi. Söylemek istediğim buydu.
11:04 – Tanık olarak dinlenmek üzere Cumhuriyet’in eski Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız çağrıldı.
11:00 – Avukat Tora Pekin söz alarak savcının cuma günü mesai bitiminde dosyaya yeni bilgeler sunduğunu, son dakikada sunulan bu bilgilere karşı hazırlanmanın mümkün olmadığını söyledi.
10:57 – Mahkeme Başkanı: Bir sanığın günlük olarak ne yaptığı mahkemelerin ilgisini çeken bir şey değildir. Ama enteresan bir şekilde sizin ByLock hattınız sizin güzergâhınızı izliyor. Sizin gittiğiniz yerleri takip eden bir ByLock silsilesi var izah eder misiniz?
Emre İper: ByLock sadece bir kişide yok. Bir sürü kişide var. Burada bir kişide bu uygulama varsa buradaki IP çakışmamızdan hepimizde gösterir. Bahsi geçen HTS kayıtları iş saatleri ve güzergahı. ama HTS kayıtları da tutarsız. ByLock kayıtarı yanlış demiyorum, benim değildir diyorum. Ben sabah yola çıkıyorum, internete giriyorum. Yola çıktığımda beraberimdeki insanlarla aynı IP’yi kullanıyoruz. Benim telefonumda ByLock yok. ama HTS kayıtlarıyla buradaki bir kişide ByLock olması herkesi ByLockçu olarak gösterebilir.
10:55 – Emre İper: Beni FETÖ’den bir gün tutmanızdansa ömür boyu sorgusuz sualsiz tutmanızı tercih ederim. Utanç verici bu davadan beraatimi talep ediyorum.
10:45 – Emre İper: Gözaltında evimden alınan CD, flaş disk ve bilgisayarda da herhangi suç unsuruna rastlanmamıştır. FETÖ/PDY örgütünden hiç kimseyle irtibatlı olmadığım onlarla hiçbir organik bağım olmadığı belgelenmiştir. Sonuç olarak benden de FETÖ’cü çıkmaz. O terör örgütünden en çok zararını gören insanlardan da biriyim. Arkadaşlarım ve ailemden insanlar da onların kurdukları kumpas davalarında yargılandılar. Onların gazete binasına attırdıkları el bombaları benim çalıştığım cama geldi. Ben Cumhuriyet’te çalışmaya devam ettim. Beni FETÖ’den bir gün tutmanızdansa ömür boyu sorgusuz sualsiz tutmanızı tercih ederim. Utanç verici bu davadan beraatimi talep ediyorum.
10:38 – Emre İper: İddianameye konu olan ikinci tweetim ise 15 Temmuz gecesi saat 01:14’de yazdıklarımdır. Birincisi, ülkesini sevmeyen biri olsam “Canım ülkem” diye söz başlamaz ve ülkemizin geçirdiği zor durumları anlatmak için “Neler gördün” demezdim. İkincisi, “sanal darbeler ve oyundan darbeler” ile anlatmak istediğim aslında “darbe” olgusuna karşı olmamdır.
10:35 – Tweette yazmış olduğum “elbise DAR Beğenmedi” ifadesindeki “DAR” ve “beğenmedi” kelimesindeki “BE” hecesini büyük yazarak oluşturmuş olduğum “DARBE” kelimesinin 15 Temmuz darbesi ile ilişkilendirilmesi tam bir zorlamadır. Burada amaç, Sayın Davutoğlu’nun Pelikan dosyası ile medyaya da konu olan AKP başkanlığından alınma sürecine gönderme yapmaktır.
10:31 – Benim bir ByLock kullanıcısı olmadığım açıktır. Bu nedenle iddianamede belirtilmiş olan “mesajlaşma programını telefonuna yükleyerek sisteme dahil olmuştur” ifadesi yanlış bir ifadedir. Gerçeğe tamamen aykırıdır.
10:29 – Emre İper: Bilirkişi Koray Peksayar “Telefonda Bylock’a rastlanmadı” dedi. Emniyet raporu da “Bylock vardır” diyemiyor.
10:28 – Emre İper: Ben kaçmadım, tek delil olan telefonumu denize de atmadım. Tam aksine böyle bir şey olmadığına emin olduğum için kanıt topladım.
10:27 – Emre İper: Bylock’la ilişkilendirilen terör örgütüyle hiçbir ilişkim olmadı, telefonumda böyle bir program da yoktu
10:25 – Bylock kullandığı iddiasıyla 158 gündür tutuklu bulunan muhasebe çalışanı Emre İper savunmasına başladı.
mahkeme, cumhuriyet, tahliye, hakim, ahmet şık, turhan güney