CHP'de hedefteki adam konuştu
30 Temmuz 2018 07:08
CHP; seçim sonrası tartışmalarda kritik güne geldi. Bugün muhalifler saat 17.30’a kadar yeterli imzayı toplarsa parti kurultay kararı alacak.
Hürriyet CHP Genel Bşkan Yrdımcısı Bülent Tezcan’la konuştu. Tezcan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘üstünü çizdiği’ iddialarına da yanıt verdi…
Bugün CHP için önemli bir gün. “Pazartesi sendromu” yaşıyor musunuz?
Hayır. Kendi açımızdan sonucun ne olacağını görüyoruz. Kaldı ki, sendrom yaşayacak tablo yok. Partinin delegesi tüzüğe uygun, yeterli sayıda imzayı toplarsa ekstra yöntemlerle bunun önüne geçme, hukuk dışı önlemler alarak bu süreci tıkama gibi bir düşüncemiz yok. Delegenin iradesi önemli. Böyle bir irade oluşursa sendrom yaşamaya gerek yok. Ama oluşmazsa da herkes sonucu kabul edecek ve bundan sonra yolumuza bakacağız.
İmzalar toplandı mı toplanmadı mı?
Bize gelen bilgi yeter sayıya ulaşmadığı yönünde…
Diyelim ki yeter sayıda imza toplanamadı, 500-600’de kaldı. Bu sayının size verdiği bir mesaj yok mu?
Kuşkusuz imza sayısı siyaseten belli mesajlar ifade eder. Bu çerçevede hem Sayın Genel Başkan hem Merkez Yönetim Kurulu (MYK) hem de Parti Meclisi oturup değerlendirme yaparız. Ancak sonucu partide bir genel başkan değişimi eksenine sıkıştırmak doğru değil.
Doğru olan nedir?
Partinin geleceğe hazırlanması. Önümüzde ilk olarak bir yerel seçim var. İlk hedef bu. Sonra da genel siyasetin şekillendirilmesi gerekiyor.
Her seçimden sonra CHP seçmeninde şöyle bir kanı oluşuyor: “Bu CHP’den bir şey olmaz!” Seçmenin serzenişini nasıl değerlendiriyorsunuz?
EN BÜYÜK PROBLEM...
İnsanlar iktidar istiyor. “Bu CHP’den bir şey olmaz” sözü her seçim sonrası seçimi kazanamamanın verdiği bir yeni arayış. Bu bize neyi öğretmeli? Biz seçim sonrasında doğru değerlendirme yapmalıyız. Bakın bizim en büyük problemlerimizden biri şu: 28 yıldır bu partide çalışıyorum. 28 yıldır hiçbir seçim görmedim ki, seçimden sonra genel başkanlık ya da genel merkez ekseninde bir kurultay tartışması olmasın. Biz her seçim sonrası seçim değerlendirmesi tartışması değil, kurultay tartışması yapıyoruz. Ve o kurultay tartışması hep bir iç iktidar yarışı ekseninde yürüyor. “Sen bırak, ben geleyim!” meselesi bundan önce de vardı. Ben o zaman da karşı çıkardım. İç iktidar yarışması ekseninde tartışırsanız doğru, sağlıklı bir değerlendirme yapamazsınız. Kurultay isteyen diyor ki, “Yönetim değişsin, her şey güllük gülistanlık olacak…” Yönetimi değiştirmek için bütün duygularını sel gibi akıtıyor. Parti içi iktidarsa bir savunma psikolojisi içine giriyor ve süreç bunun üzerinden yürüyor.
DEĞİŞİNCE NE OLACAK
Başkan değişince örneğin Sayın İnce, Kılıçdaroğlu’nun yapamadığı neyi yapabilecek?
O iddiada olanlara sormak lazım. Ben Muharrem İnce ekseninde bakmıyorum meseleye, isim üzerinde konuşmayı da doğru bulmuyorum. Ben diyorum ki; bizim seçimden sonra esaslı bir değerlendirmeye ihtiyacımız var. Yenme-yenilme yarışında ortak aklı paylaşamıyoruz. Belki de kurultay isteyen arkadaşlarımızın çok önemli görüşleri var. Bunları oturup tartışamıyoruz. Şimdi biz üç aşamalı bir seçim değerlendirmesi üzerinde çalışıyoruz. ODTÜ’lü akademisyenler teknik rapor hazırlıyor. İkincisi sandık bazında siyasi bir analiz yapılıyor. Üçüncüsü bütün illere yazı gönderdik. “Danışma kurullarınızı toplayın, seçim değerlendirmenizi yapın, tek tek oyların arttığı ve azaldığı mahalleleri çıkarın, bu niye böyle oldu, tartışın” dedik. 19 Ağustos’a kadar örgüt çalışmasını bitirecek. Sonra il başkanları toplantısı yapılacak. Sonra milletvekilleriyle ve daha sonra parti meclisiyle. Tabii ki kurultay demokratik bir haktır, buna itiraz edemem ama sağlıklı değerlendirme böyle olur, yoksa biri gitse, başkası gelse bunun kıymeti yok.
İnce’nin partinin üstünde oy alabildikten sonra genel başkanlığa aday gösterilmesi eleştirilecek bir şey midir?
Bunu doğru bulmuyorum. Zaten kendisi de genel başkan adayı olmayacağını, genel başkanın hiçbir faninin yapamayacağı şeyi yaptığını ifade etti. Ayrıca şu değerlendirmeyi de doğru bulmuyorum: Yüzde 30 oy Muharrem İnce’nin, yüzde 22.5 oy Kemal Kılıçdaroğlu’nun. Yüzde 30 da yüzde 22.5 da hepimizin. Eğer bunu söylersek, şunu sormak lazım: “Sayın Muharrem İnce Erdoğan ile mi yarıştı, partiyle mi?”
muharrem ince, myk, kurultay, kemalkılıçdaroğlu, bülent tezcn