Batı destekli bir terörle mücadele ediyoruz!
30 Ekim 2015 12:44
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütüne yönelik operasyonların kararlılıkla devam ettiğini belirterek, bu operasyonlar ülkemin her yerinde, halkımızın huzurunu yakaladığı ana kadar devam edecek" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütüne yönelik operasyonların kararlılıkla devam ettiğini belirterek, "Bazıları bunu 1 Kasım'a endeksliyorlar. 1 Kasım'ın neticesi ne olursa olsun, bir defa bu operasyonlar Güneydoğu'da, Doğu'da ülkemin her yerinde, halkımızın huzurunu yakaladığı ana kadar devam edecek" dedi.
Erdoğan, 24 televizyonu ve 360 ortak yayınındaki "Cumhurbaşkanı ile Özel" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bugün bir ilk yaşandığının, Cumhuriyet Bayramı kutlamaları kapsamında her ilden, hiçbir resmi unvanı bulunmayan vatandaşların davet edildiği bir resepsiyonun gerçekleştirildiğinin hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yola çıktığımızda söylediğim ve üzerinde ısrarla durduğum 'Farklı bir cumhurbaşkanlığı' demiştim ve cumhurun başkanı olmanın gereği neyse bunları anayasa çerçevesi içerisinde yerine getireceğimi söylemiştim" karşılığını verdi.
"Bu fakirdi, bu zengindi, enteldi danteldi sakın böyle bir şey yapmayacaksınız"
Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına yönelik ise çok daha farklı yürüdüklerini belirten Erdoğan, "81 vilayetten bini aşkın davetliyi çağırdık. Bunları valilerimiz, kaymakamlarımız vasıtasıyla tespit ederek gönderdiler. Kendilerine tabii biz olayın ölçüsünü verdik, dedik ki 'Herhangi bir ayrıma gitmeyeceksiniz yani bu fakirdi, bu zengindi, enteldi danteldi sakın böyle bir şey yapmayacaksınız. Yani bu ülkedeki bu makama hasret, bu makamı görememiş kimler varsa bizlere bunları göndereceksiniz'. Bütün her şeyi seferber ettik ve buraya vatandaşlarımızı davet ettik" diye konuştu.
"Benim dinimin, inancımın gereği bu"
Geçen aylarda terör örgütünün Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesinde büyük bir saldırı yaptığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"400 teröristle yaptılar bu harekatı. Bu harekatın hakikaten çok farklı yönleri var. Orada ambulansın olay yerine, yaralıların olduğu yere gitmesi konusunda geçirilen tereddütler var ve nöbette olan iki hemşire var. Bunlardan biri yine bir Kürt olan Emine Sönmez kızımız. Bu kızımız şoförle konuşuyor, sonra yanına bir arkadaşını daha alıyorlar, bunlar olay mahalline doğru gidiyorlar. Fakat tabii kurşunlar öyle geliyor ki bunlardan bir tanesi şoförümüzün şah damarına isabet etmek suretiyle o şoförümüz şehit oluyor. Bakın bu ambulans. Kızımız diyor ki 'Bana da gelenlerden bir tanesi elimdeki telsize isabet etti, telsiz fırladı gitti.' 'Ambulansa oturduktan sonra da' diyor, 'Sağımdan, solumdan kurşunlar geçti. Tabii o şoför ağabeyimizin kanı' diyor, 'Üzerime geldi. Acaba ben mi vuruldum diye endişe ederken oradan meğerse bana gelen kan' diyor. Bu kızımız da 22 yaşında ve 3 yıldır orada görevli ve Muşlu. Bu kızımızın cesareti o da her türlü takdirin üzerinde, yanındaki arkadaşımızın keza hele şoförümüzün ha keza.
"Batı destekli bir terörle mücadele ediyoruz"
Terörle mücadele konusunda gelinen son noktanın ne olduğunun sorulması üzerine Erdoğan, terörle mücadelenin kısa soluklu bir mücadele olmadığını belirterek, bu konuda milleti aldatmaya gerek olmadığını söyledi.
Terör örgütünün ülke içinde ve dışında boyutlarının olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Batı destekli bir terörle mücadele ediyoruz. Şunu da çok açık ve net söyleyeyim, olay sadece bir PKK, DHKP-C, HPG, PYD, DAEŞ olayı değildir. Bütün bunların hepsi şu anda kolektif hareket etmektedirler. Bu kolektif mücadeleyi şu anda biz hükümet olarak kararlı bir şekilde veriyoruz, vermeye devam edeceğiz. Fakat burada bir rehavet olacak mı? Asla.
Şu anda bu operasyonlar kararlı bir şekilde devam edecektir. Bazıları bunu 1 Kasım'a endeksliyorlar. 1 Kasım'ın neticesi ne olursa olsun, bir defa bu operasyonlar Güneydoğu'da, Doğu'da ülkemin her yerinde halkımızın huzurunu yakaladığı ana kadar devam edecek. Çünkü bu huzura, bu mutluluğa kimsenin gölge düşürmeye hakkı yoktur. Devlet bunun için var. Bunun da gereği neyse yapacaktır."
"Terör çeşidi ne olursa olsun, biz her türüne karşıyız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Terör çeşidi ne olursa olsun, biz her türüne karşıyız. Kimler tarafından yapılırsa yapılsın buna da karşıyız. Batı gibi, 'Benim teröristim iyi, seninki kötü' mantığında değiliz. Batı hala orada" dedi.
Bugün Kürt kökenli bir grup aşiret reisiyle bir araya geldiğini belirten Erdoğan, içlerinden birinin bölücü terör örgütünün, yol yapımında çalışan araçlarını ve iş makinelerini yaktığını kendisine ilettiğini söyledi.
Bingöl-Cizre arasındaki yolun terör saldırıları sebebiyle 11 yıldır sürdüğüne dikkati çeken Erdoğan, "Yolu yapan iş adamının kamyonları, iş makineleri yakılıyor. Niye, şu kadar vergi veya haraç vereceksin. Bunu vermediğin takdirde yakarlar. Bunu sadece orada mı yapıyorlar? Hayır. Birçok yerden aynı şeyleri yaptılar, yapmaya da devam ediyorlar" ifadelerini kullandı.
"O zayıf anı ona vermemek lazım"
DAEŞ'e yönelik operasyonların son dönemde yoğunlaşmasının sebebini ne olduğunun sorulması üzerine Erdoğan, "Artık bu işin için 'seçim var', 'seçim yok' değerlendirmeyi böyle yapamayız. Biz bileceğiz ki yarın seçim var, yapılması gereken bir operasyon varsa bunu öteleyemeyiz. Çünkü karşınızdaki düşman zaten sizin zayıf anınızı kolluyor. O zayıf anı ona vermemek lazım. Dolayısıyla güvenlik güçlerimiz hiç ara vermeden, herhangi bir rehavete kapılamadan, nerede olursa olsun, bütün vilayetlerde DEAŞ ile olsun, PKK ile olsun bu mücadeleyi sürdürüyor, sürdürmeye de devam edecek. Eğer burada bir rehavet olursa, pazar günkü seçimler sıkıntıya girer" değerlendirmesinde bulundu.
"Suruç'ta, Diyarbakır'da olduğu gibi hedef ve taktik aynı"
Ankara'daki terör saldırısıyla ilgili Cumhuriyet Başsavcılığının bugün bilgileri paylaştığını anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bizim buralardan bir şeyleri görmemiz lazım. '1 Kasım'da yapılacak seçimi nasıl gölgeleriz?' Hedef bu. Burada şu kadar kişi ölmüş, ölmemiş böyle bir hesaplama yok. Daha önce 6-7-8 Ekim olaylarında olduğu gibi. 'Dökülün sokağa' dediler. Suruç'ta, Diyarbakır'da olduğu gibi hepsinde hedef ve taktik aynı. Gar'da da taktik aynı. Bu oyunlar artık ortaya çıktı. Bunları artık görüyoruz. Terör çeşidi ne olursa olsun, biz her türüne karşıyız. Kimler tarafından yapılırsa yapılsın buna da karşıyız. Batı gibi, 'Benim teröristim iyi, seninki kötü' mantığında değiliz. Batı hala orada."
"PYD kurulduğu günden bu yana terör örgütüdür"
Erdoğan, Kuzey Irak'ta yaşananı Kuzey Suriye'de yaşamak istemediklerini belirterek, "911 kilometrelik sınırın içinde ve dışında bize tehdit oluşturacak ne varsa, biz bu işin içinde olma kararlılığındayız" dedi.
PYD'nin ilk kurulduğu andan itibaren zaten terör örgütü olduğunu ifade eden Erdoğan, bunun içinde yaklaşık bin 400 PKK'lı terörist bulunduğunu, onlarla birlikte bu sürecin başladığını söyledi. Erdoğan, "Biz bu mücadeleyi verirken, biliyoruz ki ülkemizin sınırları bunların da tehdidi altındadır. Gerekli tedbirleri biz bunlara karşı almak durumundayız" dedi.
"PYD'nin terör örgütü olup olmadığıyla ilgili başta Batı ülkeleri olmak üzere görüş ayrılığı olduğu yazılıyor. O zaman bu görüş ayrılığı giderilemedi mi?" sorusu üzerine Erdoğan, ikili görüşmelerinde bunları A'dan Z'ye anlattığını belirtti.
Erdoğan, en son Belçika ziyaretinde liderlere bunları anlattığını dile getirerek, "Biz konuştuğumuz zaman söyleyecek hiçbir şeyleri yok. Bayan Şansölye buraya geldi. Kendisiyle bu konuları enine boyuna konuştuk. Alınan netice var mı, örneğin Almanya'da. Maalesef Almanya'da alınan netice yok, sadece konuşuluyor. Bunlar, bu çalışmalarını bu ülkelerde sürdürmeye devam ediyor" diye konuştu.
"Kimseden izin almaya ihtiyacımız yok"
Erdoğan'a, PYD'nin Talebyad'ı kanton bölge ilan etmesiyle ilgili olarak "Oldu bittiye müsaade etmeyiz. Gerekeni yaparız" dediği anımsatılarak, gerekenden kastın ne olduğu soruldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerekeni yapmayı söylemenin, bunların hepsinin bir takvim olduğunu, açıklanamayacağını, uygulanacağını kaydetti. Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Fırat'ın geçilmek istendiğine işaret ederek, "Askerimiz anında hava harekatıyla işi bitirdi, bu bir uyarıdır. Kendine çeki düzen ver, eğer bunu farklı yerlerde de yapacak olursan Türkiye olarak bizim kimseden izin almaya ihtiyacımız yok. Gereği neyse, gereğini orada da yaparız" görüşünü dile getirdi.
"Obama'nın kampanyasını yürüten ekip"
Erdoğan, terör kartının, oy oranını artırmak için kullanılıp kullanılmadığının sorulmasına karşılık seçimlerde malum partinin kampanya yönetimini, ABD Başkanı Barack Obama'nın kampanyasını yürüten ekibin yaptığını ifade etti.
Erdoğan, ekibin İstanbul'da, bunların ileri gelenleriyle görüşmeler yaptığını, bu görüşmelerde malum medya gruplarının biraraya geldiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Bu medya grupları ki bunlar şu anda zaten bizim bu ülkede terörle mücadelede yanımızda değil, hep karşımızda olan ekip. Bunların kimler olduğunu söylememe gerek yok. Enteresan olan taraf şu; bu tür eylemlerin olabileceğini, yapılması gereğini, hatta bu çok daha öteye gitmek suretiyle, bu ölümlerin olabileceğini orada söylüyor. Bunun dışında ayrıca mesela malum partiyle, terör örgütünün ilişkisinin olmadığı, tam tersine birbirleriyle adeta düşman pozisyonunda olduklarını ifade etme noktasına geliyorlar. Bununla ilgili geçenlerde, bu partinin başkanlarının açıklamaları oldu 'Bizim PKK ile ilişkimiz yok, PKK'nın da bizimle ilişkisi yok' Buna herhalde kimse inanmaz.
"Bunların seçim kampanyalarını yürütme şekli bu"
Bunun bir anlamda suç duyurusu gibi olduğunun söylenmesi üzerine Erdoğan, burada suç üstü olayının çok önemli olduğunu söyledi. Erdoğan, bu işin faillerinin ortada dolaştığını belirterek, "6, 7, 8 Ekim'de milleti sokağa döken kimdi, açıkça bunu söylemedi mi o malum partinin başındaki kişi? Aynı şekilde Diyarbakır'da, Suruç'taki açıklamalar ve oralardaki bütün bu tahrikler apaçık ortada. Fakat burada dokunulmazlık zırhına bürünmek suretiyle bir süreç işliyor. Burada kalkıp da birilerinin yargıya suç duyurusunda bulunmasına gerek yok ki. Çünkü oradan da birşey bekliyor. Bunların biraz da seçim kampanyalarını yürütme şekli bu" diye konuştu.
"Batı'nın gönderdiği tipler..."
Erdoğan, Doğu ve Güneydoğu'dan kanaat önderleriyle toplantılarında neler söylendiğinin sorulması üzerine, 200'e yakın kanaat önderiyle biraraya geldiğini anlattı.
Erdoğan, belli bir aşiretin başının, "Ben 160 bin lira haraç verdim. Sonra 60 bin lira daha verdim" dediğini aktararak, şunları kaydetti:
"Bu sadece bu zata ait değil. Esnafa diyorlar ki, '30'ar bin lira vereceksiniz' Bunların para kaynağı neresidir demeye gerek yok. Bugün söylediler bana, '1 yıl boyunca, bir esnaf var 5 bin lira kazanamadı ama 10 bin lira haraç istediler, buldu buluşturdu onu verdi' diyor. 'Ne yapayım öldürsünler mi beni' diyormuş. Bir şey daha söylüyorlar, 'Döneceksin HDP'ye üye olacaksın ondan sonra da teşkilat zaten bize üye olup olmadığını bildirecek, olmadığın takdirde bunun da bedeli bellidir.' Böyle bir çalışma yapılıyor.
"Rusya Türkiye gibi bir ülkeyi elinden kaçıramaz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Koza İpek Holding ve şirketlerine kayyum atanması kararına ilişkin, "Niye kayyum tayin edildi, bunun iyi düşünülmesi lazım. Çünkü bir numarası kaçıyor ama arkadan diyor ki 'Herhangi bir şey söz konusu değil, usulsüz yurt dışına para çıkışı yoktur.' Tamam, niye kaçıyorsun? Kaçma. Kal ülkende. Kaçtığına göre demek ki burada bir su kaçağı var" dedi.
"Rusya ile ilişkilerimiz ne durumda, bir çatışma durumuna geldik mi?" sorusu üzerine Erdoğan, Türkiye'yi bütün dünyayla çatışan ülke durumunda değerlendirmenin büyük bir yanlış olacağını, Türkiye'nin böyle bir durumunun söz konusu olmadığını kaydetti. Bunun, Türkiye'ye muhalefet olan bazı çevrelerin dezenformasyonu olduğunu belirten Erdoğan, bunlara asla prim verilmemesi gerektiğini söyledi.
"Bizim Rusya ile böyle bir durumumuz söz konusu değil" ifadesini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Rusya, Türkiye gibi bir ülkeyi elinden kaçıramaz. Aramızda ekonomik, stratejik işbirliği anlaşmalarımız var ve bunları kararlı şekilde sürdürüyoruz. Aramızda bazı görüş ayrılıkları olabilir ama bunu çatışma olarak değerlendirmek çok yanlış olur. Mesela biz hava sahamızdan geçişine müsaade etmeyebiliriz. O da buna uymak zorundadır ve uymuştur. Ben Putin'in yüzüne de söyledim, 'Suriye'de yaptığınızdan dolayı size kırgınım, bunu bize rağmen yapmamalıydınız' dedim. Suriye'de Esed'in içinde olduğu bir projeyle barış olmaz. 360 bin insanın ölümüne neden olan bir kişiyle asla böyle bir süreç yürütülemez. Burada başka bir formülle geçiş hükümetinin kurulması lazım. Nitekim şimdi bunlar konuşuluyor. Öyle zannediyorum ki neticede bir yere varılacak. Şu anda İran'ın bazı yaklaşımlarından da ciddi derecede rahatsızız."
"Kongre üyeleri de var"
Erdoğan, paralel yapıyla ilgili Amerika'da bir hukuk firmasının yaptığı açıklamaya ilişkin bir soru üzerine, "Bu, bizim bu konudaki hassasiyetimizin ne kadar üst düzeyde olduğunu gösterir" dedi.
Bu konuyu sadece içerideki bazı operasyonlarla bitirmediklerini belirten Erdoğan, "Bu işin dış boyutu vardı. Bu dış boyutta da malum Pensilvanya'daki zat bu işin baş aktörü ve ekip orada zaman zaman toparlanıyor. Oradan aldıkları bazı destekler var. Bu desteklerin içerisinde kongre üyeleri de var" diye konuştu.
Burada güçlü bir çıkışın yapılması gerektiğini, onun için Amerika'daki en saygın en güçlü bir hukuk bürosuyla anlaşıldığını ve sürecin başlatıldığını ifade eden Erdoğan, bu büronun bütün bilgi, belgelerle ilk açıklamasını yaptığını anımsattı.
Bundan sonraki sürecin bir yargı, hukuk süreci olduğunu ifade eden Erdoğan, "Çünkü sadece bu olay Türkiye'nin aleyhine değil, oradaki eğitim sisteminin içine bile nüfus etmişler, orayı da çökertmenin gayreti içerisindeler. Fakat bunun ABD ne kadar farkında ya da değil bilemem. Çünkü oradan aldıkları iç destekler var, seçim kampanyalarında verdikleri destekler var. Onlarla kendilerine kongrede bir alt yapı oluşturmuşlar" dedi.
"Bunlar öyle zannedildiği gibi bir örgüt değil, farklı bir örgüt" diyen Erdoğan, onun için "uluslararası güvenliği tehdit eden legal görünümlü illegal örgüt" diyerek milli güvenlik siyaset belgesinin içine girdiğini kaydetti. Erdoğan, "Bunlar küresel bir ihanet şebekesi. Bunların tabanı ibadet ortası ticaret ama tavanı ihanet" diye konuştu.
"Demek ki su kaçağı var"
Erdoğan, "Haklarında birçok isnat bulunan, dava açılan bir şirketle ilgili kayyum talebinde bulunuldu. Birçok olay da yaşandı. Gelinen durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine, şunları söyledi:
"Bu bir yargı süreci. Yargı sürecinin içerisinde, yargı ben inanıyorum ki elinden geleni... Çünkü kendi sitelerinde, şöyle baktığımız zaman, mesela bir gar önündeki eyleme, orada bir şeyler görüyoruz, çok çok farklı. Onun sahiplenilmesi olayına da bakıyoruz orada da farklı bir şeyler var. Acaba niye kayyum tayin edildi, bunun iyi düşünülmesi lazım. Çünkü bir numarası kaçıyor ama arkadan diyor ki 'Herhangi bir şey söz konusu değil, usulsüz yurt dışına para çıkışı yoktur.' Tamam, niye kaçıyorsun? Kaçma. Kal ülkende. Kaçtığına göre demek ki burada bir su kaçağı var. Temenni ediyorum ki Türk yargısı adil şekilde bununla ilgili kararını verecektir. Tabii bizim bildiklerimiz bize ama yargının bildikleri de kendinedir."
"Milli birliğimizin tesisi kardeşlik üzerine bina edildiği anda her şey biter"
Erdoğan, Çözüm Süreci ile ilgili "Buzdolabında kalma süresini ne belirliyor? Bu kadar uzun süre buzdolabında kalan bir sürecin buzlarının çözülmesi çok uzun süre almaz mı? Bu süreyi ne belirleyecek?" sorusu üzerine şunları kaydetti:
"Bütün mesele burada terör eylemlerinin sona ermesidir, halkımızın rahat rahat dükkanı bismillah deyip her sabah açabilmesidir. Kepenklerini onlar rahat rahat açabildiği zaman, yani o yollarda emniyetti, şuydu, bu tür sıkıntıların aşılması halinde, bunların silahları gömmesi ve tamamıyla bu işte artık bu sürece inanacağız ve halkımız da 'hah, aradığımızı bulduk' dediği anda, bizim de kalkıp da hala buralarda direnmemizin anlamı yok. Biz zaten yola çıkarken önce 'demokratik açılım' dedik, ama ondan sonra 'milli birlik ve kardeşlik' dedik. Bundan daha güzel bir kavram olur mu? Milli birlik ve kardeşlik... Çözüm Süreci olsa ne yazar, olmasa ne yazar. Biz Çözüm Süreci ile bunu taçlandıralım istedik. Ama zaten milli birlik ve kardeşliği savunduğumuz anda, yani Türk'ün Kürt, Arap, Zaza, Roman ile, bütün ülkemizdeki 78 milyon birbiriyle böyle bir kardeş oluğunda sıkıntı kalır mı? Milli birliğimizin tesisi kardeşlik üzerine bina edildiği anda her şey biter.
"Basın özgürlüğü hakaret özgürlüğü değil"
Erdoğan, kendisine yönelik hakaretlerle ilgili olarak yargı yoluna başvurmasının bazı kesimlerce eleştirilmesiyle ilgili soruya karşılık, basın özgürlüğünün hakaret özgürlüğü olmadığını belirterek, "Basın eleştirilerini yapabilir, yol gösterebilir, saygı duyarım. Fakat onun, özgürlük alanının da bir yere kadar olduğunu bilmesi lazım. O da nedir? Bu şahsım olabilir, başbakan olabilir veya bir başka vatandaş olabilir, onun özgürlük sınırına kadardır" değerlendirmesinde bulundu.
AA
recep tayyip erdoğan, pkk, terörle mücadele