• USD  34,28
  • EURO  37,18
  • BORSA  8.828,79
  • ALTIN  3.005,56
SON DAKİKA

AA'dan çarpıcı İmralı, Kandil, HDP analizi

AA'dan çarpıcı İmralı, Kandil, HDP analizi

09 Ağustos 2015 12:24

Anadolu Ajansı abonelerine AKP'nin Kürt politikasını "analiz-haber" eşliğinde servis etti. Analizde çarpıcı detaylar dikkat çekti.


Anadolu Ajansı (AA) bugün abonelerine “HDP-Kandil-imralı güç mücadelesi” başlıklı bir haber servis etti. “Grafikli” verilen haberde çarpıcı analizlere yer verildi. Çeşitli siyasilerden ve sivil toplum örgütü temsilcilerinden alınan görüşler ışığında denlenen analiz-haberde AKP’nin Kürt politikası mayasa yatırıldı. Analiz haberde sadece AKP’ye yakın isimlerden görüş alınması ise dikkat çekti.

Analizde; “Kandil, HDP ve İmralı arasında son dönemde yaşanan güç mücadelesi, ‘Kürt siyasi aktörleri arasında hiyerarşinin ve ilişkinin silahların gölgesinde yeniden tanımlanma arayışı’ olarak değerlendirildi” vurgusu yapıldı. Haberde PKK’nın “HDP’yi sahnede tek aktör olarak görmek istemediği” işlenirken, Abdullah Öcalan için ise Burhan Kuzu’nun “Biraz Öcalan farklı, daha makul düşünüyordu. Onu da bu seçimde pasifize ettiler” sözleriyle farklı bir parantez açıldı.

İşte devletin resmi görüşü niteliğindeki o analiz haber:

PKK terör örgütünün son saldırıları, HDP’nin bağımsız bir aktör olmasını istemeyen ve kendisine bağımlı kalmasını isteyen Kandil’in bir taktiği şeklinde yorumlanıyor. Demokratik siyasetin kendisini ikinci plana atacağı endişesiyle hareket ettiği düşünülen Kandil’in, Çözüm Süreci’ni sahiplenen bir irade beyanında neredeyse hiç bulunmadığına dikkat çekiliyor.

Kandil, HDP ve İmralı arasında 7 Haziran seçimleri öncesinde başlayan ve seçimlerden sonra artarak devam eden tartışmalar incelendiğinde, süreçle ilgili Abdullah Öcalan ya da HDP kanadından gelen olumlu açıklamaların hemen ardından olumlu havayı boşa çıkaracak bir girişim ya da değerlendirmede bulunulduğu ortaya çıkıyor.

ÖNDER’İN ‘EMANET OY’ SÖZLERİ

HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, 7 Haziran genel seçiminin yapıldığı gün sonuçların netleşmeye başladığı saatlerdeki açıklamasında, “Bizim aldığımız oyda bize emanet edilen oylar olduğu gerçeğini çok iyi biliyoruz ve hiç aklımızdan çıkartmayacağız. Emanet oy veren bütün yurttaşlarımıza bunun teminatını veriyoruz” ifadesini kullanmıştı. Önder’in bu açıklaması, HDP ile Kandil arasında “emanet oy” tartışmasına neden olmuştu.

KCK terör örgütü elebaşılarından Mustafa Karasu, katıldığı bir canlı yayında bu açıklamayı eleştirerek, “Emanet oylar falan yoktur. HDP’liler de bunu yanlış değerlendiriyor. Bazıları HDP’nin barajı aşması için oy vermiş olabilir. Bu emanet değildir. Öyle emanet oylardan falan bahsetmemek gerekir. HDP seçime ilkeleriyle girdi ve HDP’nin ilkeleri oy kazandı” yorumunda bulunmuştu.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise Karasu’nun bu değerlendirmesi üzerine “‘HDP olarak demokrasiyi, barışı, özgürlüğü savunmaya devam ediyoruz mesajı veriyoruz. Yoksa ‘HDP emaneten barajı geçmiştir’ diye bir durum yok. HDP çok güçlü bir tabanla barajı aşmıştır ama o yüzde 13′ün içinde 0,1 bile emanet oy varsa biz ona kıymet verdiğimizi, anladığımızı, değer verdiğimizi ifade ettik, böyle anlamak lazım” açıklamasında bulunmuştu.

FİKİR AYRILIKLARI

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, 16 Haziran tarihinde koalisyon konusunda yapmış olduğu açıklamada, HDP’ye herhangi bir siyasi partiden resmi bir talep ve teklif gelmediğini, süreç bakımından gelebilecek tüm görüşme taleplerine kapılarının açık olacağını dile getirmişti.

Yüksekdağ’ın bu açıklamasına ise Kandil’deki örgütün elebaşlarından Duran Kalkan sert tepki göstermiş, katıldığı bir televizyon programında, “Yeni güçler; HDP de mevcut güçleri yönetmeye giremez. Girerse ‘düzen partisi’ olur. Türkiye’yi bu yasa, anayasa ile kim yönetir, hükümet olursa o düzenin partisi olur. CHP ve MHP de yeniden yapacak durumda değiller. Hükümet arayışını mevcut düzeni sürdürmek amacıyla düşünmemek gerekir. Türkiye halkının yeniden demokratikleşmesi olarak ele almak lazım” ifadesini kullanmıştı.

SİLAHLARI BIRAKMA RESTLEŞMESİ

HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, 11 Haziran’da “Silahların bırakılması konusunda da muhatap biz değiliz. Silah bırakma çağrısını PKK lideri Abdullah Öcalan yapabilir” açıklamasında bulunmuştu. Demirtaş’ın bu açıklamasına ilk tepki KCK’dan geldi.

Demirtaş’ın açıklamasından bir gün sonra örgüte yakın ANF internet sitesinde yer alan KCK açıklamasında, “Türkiye’nin demokratikleşmesini ve Kürt sorununun çözümünü isteyen çok farklı kesimler ve bireyler HDP içinde yer almaktadır. Dolayısıyla böyle bir çağrıyı HDP yapamayacağı gibi, mevcut İmralı koşullarında bulunan önder Apo’nun da böyle bir çağrıyı yapması mümkün değildir” görüşlerine yer verilmişti.

KCK’LI HOZAT, DEMİRTAŞ’I ELEŞTİRDİ

KCK terör örgütü Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat ise Özgür Gündem gazetesinde yayınlanan 22 Temmuz tarihli yazısında “HDP’den bazı kişilerin AKP’nin oyununa gelerek silah bıraktırma adresi olarak Apo’yu göstermeleri büyük bir yanlıştır” ifadesini kullanarak Demirtaş’ı eleştirmişti.

KUZU’DAN ÖCALAN DEĞERLENDİRMESİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı Burhan Kuzu, Çözüm Süreci’nin kıymetinin ne HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ne HDP ne de terör örgütü PKK tarafından anlaşıldığını söyledi.

Kuzu, “Benim gördüğüm 7-8 tane ayrı PKK var, bir tane değil. Her biri bir ülkenin taşeronu, değişik amaçları var, ticaret yapıyorlar, silah kaçakçılığı, kadın ticareti, uyuşturucu ticareti var. Bunların kendiliğinden ‘hadi biz gidiyoruz’ diyeceklerine pek ihtimal vermiyorum. Ağababaları bunları kapatmadıkça bunlar bu işe devam eder” dedi.

Yaşanan süreçte önemli olanın Demirtaş ve HDP’nin tutumu olduğuna işaret ederek, Demirtaş ve HDP’nin dağ kadrosunun siyasi uzantıları olarak davrandıklarını belirten Kuzu, “Terör olayları karşısında bir kınama bile yapamıyor, ‘yaptığın yanlıştır’ diyemiyor. Her tarafı yakıyorlar, yıkıyorlar, her gün şehit cenazesi geliyor bunları kınayamıyor. Bence söylemek de istemiyor, çünkü o da aynı, farklı düşünmüyor” ifadesini kullandı.

BİROL AKGÜN’DEN KANDİL-HDP KIYASLAMASI

Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, Kandil’in iradesinin HDP’nin iradesinin önüne geçtiğini söyledi.

Seçimden sonra terör olaylarının yeniden başlamasına değinen Akgün, “HDP’nin zannedilenin, beklenenin ötesinde bir siyasi güçle Meclise girmesi ve koalisyon görüşmeleri dahil olmak üzere muhatap alınıp, Başbakan tarafından ziyaret edilmesi Kandil’i rahatsız etti. HDP’nin kendi başına bağımsız bir aktör haline gelmesini istemediler” dedi.

Kandil’in terör eylemleriyle HDP’yi ikinci, üçüncü plana itecek bir zemin yarattığına değinen Akgün, “Bugün olanlar, sadece bu Çözüm Süreci’nin durması değildir. Kürt siyasi aktörleri arasında hiyerarşinin ve ilişkinin silahların gölgesinde yeniden tanımlanma arayışıdır” ifadesini kullandı.

AKGÜN: BEKLENTİLER BOŞA ÇIKTI

Akgün, halkın HDP’nin Türkiyelileşme projesine oy verdiğini vurguladı. HDP’nin ayrılıkçılıktan ve şiddetten vazgeçmesini izteyen Akgün, Türkiye’nin normalleşmesine katkı yapması, PKK’nın silahsızlanmasını sağlaması yönündeki beklentilerin gerçekleşmediğini söyledi.

Bunun için HDP’ye yeterli süre de tanınmadığını ifade eden Akgün, “HDP’nin siyasi imkanları kullanması istenebilirdi ama Kandil’in gölgesi düştüğü için böyle bir rol oynama şansı da kalmadı” değerlendirmesinde bulundu.

TAŞGETİREN: KANDİL, HDP’Yİ ZORLUYOR

Akil İnsanlar Heyeti İç Anadolu Bölgesi Grubu Başkanı olarak da görev yapan gazeteci-yazar Ahmet Taşgetiren, Çözüm Süreci’nin bütün amacının Kürt siyasi hareketini meşru zemine çekmek, silahlı yapıyı sona erdirmek olduğunu ancak silahlı yapının başka hesaplar içerisinde hareket ettiğini ve bir tür vesayet oluşturduğunu söyledi.

Kandil’in HDP’yi meşruiyet dışında kalmaya zorladığını vurgulayan Taşgetiren “Eğer Selahattin Demirtaş, meşru bir siyasi sözcü, siyasi aktör haline gelmek istiyorsa tabii ki üzerindeki silah vesayetini ortadan kaldırması, tavır koyması lazım. Demirtaş’a oy veren kesimlerin bir bölümü ya da barajı aşmaya yardım eden kesim, silahlı yapının sona ermesi ve siyasi temsilin etkin hale gelmesi için oy verdi diye düşünüyorum” dedi.

HDP ve Kandil’in Öcalan’a bakışını değerlendiren Taşgetiren, “Öcalan’dan Kandil ve HDP’nin pozisyonunu güçlendirecek bir açıklama geldiğinde onu lider olarak görüyorlar ama silahlı hareketi meşruiyete zorlayıcı tavır gelince de ona mesafeli davranıyorlar. Öcalan, 2013 Mart ayında, geçen sene de açık olarak silahlı mücadele döneminin bittiğini ilan etti ama o zamandan beri ayak sürümeye devam ediyor hem Kandil hem onun uzantıları” diye konuştu.

HAKYEMEZ: KANDİL ENDİŞELİ

Anayasa Hukukçuları Derneği Başkanı Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez, Kandil’in 7 Haziran genel seçiminden hemen sonra HDP’nin elinden inisiyatifi almak için terör eylemlerini hızlı bir şekilde gerçekleştirmeye başladığına dikkati çekerek, “Burada inisiyatifi Kandil’in elinden bırakmak istememesi gibi bir endişe var” dedi.

HDP’den beklenenin gerçekleşmediğini belirten Hakyemez, siyasi aktörleri eleştirdiği dozda olmasa dahi en azından Kandil’in şiddet eylemlerine son vermesini açık bir şekilde ifade etmesi gerektiğinin üzerinde durdu.

FEHMİ DEMİR’DEN “SİLAH BIRAK” ÇAĞRISI

Hak ve Özgürlükler Partisi (Hak-Par) Genel Başkanı Fehmi Demir, Kandil’in, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı siyaseten bitirmek istediğine dair iddialar üzerine, “Kandil’in bitirmek istediğine dair elimde somut veri yok. Ama bir şeyi biliyorum, PKK, kendisinin önüne geçmesini istemez” ifadesini kullandı.

Demir, PKK’nın yapısı gereği kendi inisiyatifi dışında başka bir hareketin gelişmesine, çözüm üretmesine izin vermeyeceğini dile getirdi.

AYHAN BİLGEN: ŞİDDET SARMALINDAN ÇIKILMALI

HDP Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen artan terör olayları sonrasında HDP’nin izlediği siyasete yönelik eleştirilere ilişkin, Türkiye’nin 30 yıldır çok ağır bir bedel ödediğine işaret ederek, can kayıplarının yaşandığı bir sorunun siyasal zeminde çözülmesi ve Türkiye’nin şiddet sarmalından çıkmasının kritik öneme sahip olduğunu belirtti.


hdp, çözüm süreci, haber, haberler, kürt sorunu, İmralı, kandil, anadolu ajansı
ÖNCEKİ Ronaldo'ya meydan okudu SONRAKİ Yiğit Bulut'tan Ertuğrul Özkök'e sert yanıt