5 Ülkeden Türkiye'ye İstanbul Sözleşmesi Çağrısı
18 Haziran 2021 10:02
Avusturya, Finlandiya, Hollanda, İrlanda, İsveç büyükelçilerinin imzasını taşıyan mektup, komisyon başkanı AKP Milletvekili Öznur Çalık'a iletildi.
" data-onload="(function l(a,b){function c(){b?Q.open():Q.open("text/html","replace");Q.write(I);w.__rendered__=!0;y[D+"__r
Kadına yönelik şiddeti önlemek ve mücadele etmek için en kapsamlı yasal çerçeveyi sunan sözleşme, 34 üye ülke tarafından onaylandı. Hem önleyici düzenlemeleri, hem de şiddete maruz kalan veya bu tür bir şiddet riski altında olan kadınların desteklenmesini ve korunmasını teşvik eder.
Aile içi şiddet sorununa karşı harekete geçme çağrısı yapmakla kalmayan Sözleşme, kadınları ve kızları tecavüz, cinsel olmakla birlikte her türlü taciz, çevrimiçi şiddet ve diğer birçok kadına yönelik şiddet eylemlerinden korumayı amaçlıyor. Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet tüm Avrupa’da ve dünyanın her yerinde üzücü bir gerçektir.
Ne yazık ki, diğer birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de Covid-19 salgını sırasında kadına yönelik şiddet arttı. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptal edilmesi, Türkiye’nin kadınların korunması için çizilmiş bu kapsamlı çerçeveyi muhafaza etmesi adına yararlı olacaktır.
Bir ülkedeki uyum ve halkı arasındaki dayanışma için aile içi şiddetten daha olumsuz ne olabilir? Evde yaşanan duygusal veya fiziksel travmalar susturulup damgalanmışsa, kendine saygılı bir toplumu nasıl inşa edebiliriz? Nüfusun bir kısmı potansiyelini yerine getiremezse, güçlü ve müreffeh bir geleceği nasıl sağlayabiliriz?
Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadınlar ve erkekler için fırsat eşitliği yaratmayı amaçlar. Kadın ve erkekler hakkındaki bazı ısrarcı klişelerin ele alınmasına ve tüm çocukların eşit fırsatlara sahip olmasına izin verir. Savunup korumayı amaçladığımız, demokratik toplumlarımızın bu çeşitliliği, özgürlükleri ve haklarıdır.
Türkiye’nin kaydettiği ilerlemeyi takdir ederek, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini Sözleşme’ye aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddetin kabul edilemeyeceği, özel veya ailevi bir mesele olarak değerlendirilemeyeceği bir anlaşma olarak bakmaya çağırıyoruz. Cinsiyete dayalı şiddetin, mücadele etmemiz gereken ciddi bir insan hakları ihlali olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Ulusal önlemler tek başına Sözleşme’yle aynı koruma düzeyine ulaşmıyor. Çok taraflılık, bir ilke olarak ve gerçekte kadınların ve kızların güvenliği için önemlidir.
Burada cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim ile ilgili gizli bir gündem yok – bazen iddia edildiği gibi. Sözleşme, ulusal hukuk sistemlerinin bu yönde uyarlamasını gerektirmez. Devletler, İstanbul Sözleşmesi’ni ulusal kararlarıyla eşgüdümlü biçimde uygulamak için yeterli yollara sahiptir, ve aynı zamanda bu husus, Devletlerin, bütün insanların, LGBTQI’lilerin de dahil olmak üzere, haklarını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında koruma yükümlülüğünü ortadan kaldırmıyor.
İstanbul Sözleşmesi, Avrupa genelinde kadınların yaşamları üzerinde halihazırda olumlu bir etkiye sahip. Hükümetleri kadına yönelik şiddeti önlemeye, mağdurları korumaya ve yardım etmeye ve failleri cezalandırmaya çağırmak, bu tür şiddete son vermek için kapsamlı bir çabayla, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin çok önem verdiği bir değer olan şiddet mağduru kadınların saygınlığını geri kazanmak anlamına gelir. İstanbul Sözleşmesi, kadınlar ve kızlar için değişimde önemli bir rol oynayabilir. Herkes için, daha iyi bir gelecek için.”
CHP’Lİ TAŞCIER: TÜRKİYE’Yİ MEDENİ DÜNYADAN KOPARMAKTADIR
CHP Ankara Milletvekili ve Komisyon Üyesi Gamze Taşcıer, konuyla ilgili Odatv’ye yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
"İlk imzacısı olduğumuz, kadına yönelik şiddetin kadın ve erkek arasındaki eşitsizlikten kaynaklandığını söyleyen temel insan haklarına dayalı bir sözleşmedir İstanbul sözleşmesi. Ve Türkiye bunun ilk imzacısı. Bu sözleşmeden bir gece yarısı tek bir kişinin kararıyla hem de hukuk dışı bir şekilde çekilmesi ülkemizde ve dünyada elbette endişe verici bir durum.
Türkiye'de bu kadar kadına yönelik şiddet ve cinayet işleniyorken kadınların yaşam haklarına yönelik bir sözleşmeden çıkılma kararı kabul edilebilir değil. Kaldı ki kadınların hak kazanımları bugüne kadar hep artarak devam ederken ilk defa kazanımlar noktasında geriye gidiş Türkiye'yi aynı zamanda medeni dünyadan koparmaktadır. Bu nedenle bir an önce bu hatadan geri dönülmeli ve Türkiye bu utançtan kurtulmalıdır."