İlker Başbuğ: Ergenekon defteri yeni açılıyor
24 Nisan 2016 14:04
26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile Ergenekon sonrası süreci, Türkiye’nin kaderini ve son kitabı ‘Unutulan Ada Kıbrıs’ı Hürriyet Gazetesine anlattı.
İşte o ropörtaj :
Orduyu ve sizin hayatınızı altüst eden dava çöktü. Nedir hisleriniz?
- Ümraniye’de bir evde komplo sonucu bulunan el bombalarından hareketle, menfur Danıştay cinayetini bile Türkiye’nin en seçkin isimleriyle -akademisyenleri, askerleri, siyasileriyle- ilişkilendirmeye teşebbüs eden Ergenekon komplosu yerle bir olmuştur. Bu komployu planlayanlar ve icra edenler için elbette çok şey söyleyebilirim. Ama bugün ben onların salt hukuk açısından dünyanın en ahlaksız insanları olduğunu söylemekle yetineceğim. Bu komploya suçsuz yere bulaştırılan herkesin beraat edeceğine inancım tam.
Şimdi davanız Yüce Divan’da mı devam edecek?�
- Genelkurmay Karargâhı’ndaki arkadaşlarım, komplocular bana ulaşmak istediği için içeri alındı. Üç iddianame var: Biri sözde İrticayla Mücadele Eylem Planı. Daha üç gün önce o imzanın Dursun Çiçek’e ait olmadığı yeniden anlaşıldı. Diğeri, ‘İnternet Andıcı’... Hokkabazın şapkadan tavşan çıkarması! Suç yokken suç oluşturulması, bir rezalet. Üçüncüsü şahsımla ilgili. Bu iddianamelerde yer alan bütün silah arkadaşlarımın benimle aynı hukuki usule tabi tutulması gerektiğine inanıyorum.
İlker Başbuğ: 'Bu defter kapanmadı, daha yeni açılıyor!'
Hayatının en önemli günlerinden biri... Müebbet hapse mahkûm olduğu dava bir gün önce çökmüş. O bana özenle Kıbrıs’ın neden Türkiye için çok önemli olduğunu anlatıyor. İnsanların ilgisini kaybetmesine üzüldüğünü söylüyor. Binlerce askerin önünde titrediği general değil, kibar bir üniversite hocası var sanki karşımda. Diplomat titizliğiyle konuşuyor, uğraşsam da polemiğe girmiyor: “Yakışmaz bize Çınarcığım. Bak, ben Genelkurmay Başkanlığı yapmış birisiyim. Haklı da olsam, haksız da olsam, astlarımla, üstlerimle tartışmaya girmem. Bize yakışmaz, haksızlık da olsa içimize atarız.” 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile Ergenekon sonrası süreci, Türkiye’nin kaderini ve son kitabı ‘Unutulan Ada Kıbrıs’ı konuştuk.
Çınar OSKAY- Fotoğraflar: Sebati KARAKURT
23 Nisan 2016 - 14:05:00
1
Paylaş
CROPY
-
A
+
Orduyu ve sizin hayatınızı altüst eden dava çöktü. Nedir hisleriniz?
- Ümraniye’de bir evde komplo sonucu bulunan el bombalarından hareketle, menfur Danıştay cinayetini bile Türkiye’nin en seçkin isimleriyle -akademisyenleri, askerleri, siyasileriyle- ilişkilendirmeye teşebbüs eden Ergenekon komplosu yerle bir olmuştur. Bu komployu planlayanlar ve icra edenler için elbette çok şey söyleyebilirim. Ama bugün ben onların salt hukuk açısından dünyanın en ahlaksız insanları olduğunu söylemekle yetineceğim. Bu komploya suçsuz yere bulaştırılan herkesin beraat edeceğine inancım tam.
Şimdi davanız Yüce Divan’da mı devam edecek?�
- Genelkurmay Karargâhı’ndaki arkadaşlarım, komplocular bana ulaşmak istediği için içeri alındı. Üç iddianame var: Biri sözde İrticayla Mücadele Eylem Planı. Daha üç gün önce o imzanın Dursun Çiçek’e ait olmadığı yeniden anlaşıldı. Diğeri, ‘İnternet Andıcı’... Hokkabazın şapkadan tavşan çıkarması! Suç yokken suç oluşturulması, bir rezalet. Üçüncüsü şahsımla ilgili. Bu iddianamelerde yer alan bütün silah arkadaşlarımın benimle aynı hukuki usule tabi tutulması gerektiğine inanıyorum.
SİYASİ İKTİDARIN BU KOMPLOLARA DESTEK VERDİĞİ ORTADA
Siz Yüce Divan’a giderseniz nasıl olacak bu?
- Tek başıma ele alınmamın doğru olmadığına inanıyorum. Dosya, Yargıtay’dan yerel mahkemeye gelecek. Yerel mahkeme bazı dosyaları tefrik edecek; Danıştay dosyasını ve o katilleri kim yargılayacaksa ayrı yargılayacak. Benimle bağlantılı üç iddianamenin Yargıtay Başsavcılığı’na gönderilmesinin doğru olacağını düşünüyorum. Tabii, mahkemenin kararıdır. Şöyle bir algı var: Bunlar Yüce Divan’a mutlaka gidecek. Hayır, bunun için Yargıtay Başsavcılığı’nın suç unsuru tespit etmesi lazım. Ortada suç olduğunu düşünmüyorum. O yüzden hukuki sürecin Yargıtay Başsavcılığı’nda noktalanacağını düşünüyorum, ümit ediyorum.
Sizce tüm bu olanlarda hükümetin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sorumluluğu ne düzeyde?
- Komploları planlayan ve icra eden asıl aktör; Cemaat. Ama özellikle 2007-2011 arasında siyasi iktidarın bu komplolara destek verdiği ortada. Sayın Erdoğan’ın kendi sözü var: “Ne istediler de vermedik...”
CEMAAT ÖNCELİKLİ TEHDİTTİR, MÜCADELEYİ KİM YAPARSA DESTEKLERİM
“Amerika’nın da bu işte parmağı var” demiştiniz...
- George W. Bush hükümetinin bazı organlarının yardımcı olduğu kanaatindeyim. Fakat Obama hükümetinin daha mesafeli durduğunu, hatta Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) zayıflatılmasının sonuçlarını gördükten sonra karşı olduğu düşüncesini taşıyorum.
“Erdoğan’dan başka kimse ‘Paralel Yapı’yla daha iyi ve daha başarılı mücadele edemezdi. 17-25 Aralık yargı darbe girişimi başarıya ulaşsaydı, çok geçmeden Türkiye’nin tıpkı İran gibi bir Humeyni’si olacaktı” dediniz. Bir çelişki yok mu? Bugünkü mücadelesinden ötürü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmişteki tutumunu hoş mu görüyorsunuz?
- Cemaat kapalı bir örgüttür, birinci öncelikli tehdittir. Mücadeleyi kim yaparsa yapsın, desteklerim. En iyi Sayın Cumhurbaşkanı mı yapıyor? Evet, ortada bir gerçek var. “Biz aldatıldık” ibarelerini ise ‘siyasi sorumluluk’ olarak görürüm. Siyasi sorumluluğun hesap vereceği yer seçimdir.
Peki Humeyni benzetmesi? Gülen’e yakın isimler yönetimi ele mi geçirecekti?�
- Evet. Hanefi Avcı’nın, Sabri Uzun’un kitaplarında detaylı anlatılıyor. Öyle bir şey gerçekleşse, toplumu yönlendirmek kolay. Bu tip hareketleri çekirdek kadrolar yaratır. Başarılı olursa toplumu istediği istikamete çevirebilir.
İnsanlar güçlünün yanında yer alır yani...
ilker başbuğ, fetullah gülen, humeyni, ergenekon, hanefi avcı, sabri uzun