Ekrem İmamoğlu'dan çarpıcı MHP, ANAP günleri..
17 Aralık 2018 11:46
Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul’da CHP’nin büyükşehir belediye başkan adayı olmaya hazırlanırken, ailesinin MHP'li geçmişini, ANAP'ta siyaset yaptığı günleri ve CHP'ye nasıl geçtiğini samimiyetle anlattı.
Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, İstanbul’da CHP’nin büyükşehir belediye başkan adayı olmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Hürriyet'ten İpek Özbey'e konuşan İmamoğlu, babasının ANAP’ın Trabzon’da kurucusu ve merkez ilçe başkanı olduğunu söyledi.
BABAM MHP'LİYDİ
-Siyasete ilginiz babadan geliyor, öyle mi?
Açıkçası 60’ların sonundan itibaren ülkücü ve MHP’li. Ama fanatizmi yok. Aynı dönemde lisede okuduğu solcu arkadaşları “Bizim Hasan sağcıydı, ülkücüydü ama başımız sıkışsa gelir bize yardım ederdi. Bazen bizi polisin elinden alırdı…” diyor. Gurur duyuyorum tabii. Beni de farklı yetiştirdi, hiç patron çocuğu gibi değildim mesela. Ameleydim, bulaşık yıkadım ya da çıraktım. Üniversiteden sonra ancak onunla yan yana durabildim.
-Babanız muhafazakâr, siz nasıl CHP’li oldunuz?
Babamın siyaset yaptığı yıllarda lisedeydim. Babam bir seçim kaybediyor. Milletvekilliği tercihinde de kendisine bir yanlış yapılıyor, küsüyor. Kardeşlerine diyor ki, “Ben ticareti de Trabzon dışında yapacağım.” Böylece 1987’de İstanbul’a geliyoruz. Siyaseti de bırakıyor. Benim ANAP’a bir sempatim vardı tabii ama rasyonel bir adamım. Hatta İstanbul il yönetimine davet edildim. Mükerrem Taşçıoğlu o dönem il başkanı. Toplantıda ayağa kalktı, “Yeni yönetim hayırlı olsun, şunlar şunlardan oluşuyor, hadi başlayın” dedi. Tam gidecek, elimi kaldırdım. “Ben Güngören’den geliyorum, ticaretle uğraşıyorum, üniversiteyi bitirmek üzereyim. Kendimi tanıtıp, görev almak isterdim ama siz görev dağılımını yaptınız ve gidiyorsunuz. Birçok arkadaş var, tanımak isterim, hatta siz de tanısanız iyi olabilir” dedim. Döndü, masaya oturdu ve “Doğru söylüyor, hadi hepinizi tanıyalım, görev dağılımını haftaya bırakalım” dedi. Haftaya tek bir değişiklik olmuştu. Surdışı il başkan yardımcılığını bana verdiler. Dolayısıyla böyle 5-6 ay ANAP’ta siyaset yaptım aslında. Kendimi daha çok ifade etmek, bir şeyler yapmak istiyordum. Ben cumhuriyetin değerlerine inanan, İstiklal gazisi bir dedenin torunu olarak Atatürk sevgisiyle büyümüş, Türkiye’nin her değerini bilen, hisseden, 5-6 yaşından beri din eğitimi almış, inançlı, herkese eşit bakabilen biriyim. Evet, muhafazakâr bir aileden geliyorum ama sosyal demokrat değerlerle üniversitede tanıştım. Bu değerleri benimsedim, inandım. 2008 yılında siyaset yapmak için gerekçelerim vardı ve adresim CHP’dir dedim. Başka siyasi partilerden teklif aldım ama hiç düşünmedim.
NEDEN CHP
-Neydi CHP’de siyaset yapma gerekçeleriniz?
CHP’ye gitmemin altındaki gerçek şuydu: Yaşadığım yerdeki (Beylikdüzü) yönetim sistemini beğenmiyordum. Oysa ben Beylikdüzü’nü hayal ederek büyüdüm. Burada binlerce konut ürettik, ticaret hayallerim ama aynı zamanda yaşam hayallerim vardı. İki çocuğum burada doğdu. Yöneticilerin kente, insana bakışı, partizanlık duygularından mutsuzdum. Düzenden şikâyetçi olacak biri değilim, mücadele etmeliyim deyip, siyaset kararı verdim. Toplumun her kesiminden tetikleyen insanlar da oldu. Üye oldum, 2009 yerel seçimlerinde aday adayıydım. Partim beni aday yapmadı. Beş ay sonra ilçe başkanlığı teklif edildi, kabul ettim. Artık aktif siyasete girmiştim. Çok önemli bir okulmuş. İnsanları tanıyordum ama fazlasını gördüm. Ne kadar kutuplaştıklarına şahit oldum, bunu yıkabilirdim, çünkü benim ailemde herkes vardı. İnanılmaz bir örgütlü yapı yarattık. Sonra da belediye başkanı oldum.
-Bugün aday olmanızda örgütçülüğünüz önemli bir etmen mi? Beylikdüzü sakinlerinden öğrendim; çatkapı herkesin kapısını çalıyor, evine konuk oluyormuşsunuz. Bu aslında ‘AK Parti tipi siyaset’ olarak bilinir değil mi?
AK Parti tipi demek için biraz daha araştırmak lazım. Sol yapının da örgütlenme modelinin aslında bu olduğunun bir takım örnekleri var. Kime ait olduğunu bilemem ama iyi iyidir, doğru doğrudur. Yansıttığım ruh, diğer partinin iyi tarafına benziyorsa bu beni mutlu eder. İlk dönemde kendi partimden eleştirme derecesi yüksek arkadaşlarım da bana AK Partili, MHP’li dediler. Hiç rahatsız olmadım. Eğer toplumun her kesimine yakın olduğumu hissettiriyorsam müthiş değerli. Tam da Türkiye’nin istediği, aradığı şey. Üstümde yapay bir ceket yok, bu benim tenim, duygularım. Ne hissediyorsam, onu yaşıyorum. Partim de bana bu imkânı verdi.
-Mesela?
2011’de ruhumda olan bir şeyi söyledim. Genel başkanımı aradım, “Müsaade ederseniz 10 Kasım’da partim adına Atatürk için mevlit okutmak istiyorum. Partime ters gelir mi” dedim. “Ne demek, mutlu olurum” dedi. Partiden eleştiri oldu ama genel başkanım izin verdi. O gün bugündür bunu yapıyorum. Ne istiyorsam yapabildim CHP’de. Görüyorum ki, birçok partide istediğinizi yapamazsınız.
-Çat kapı gittiğiniz o evlerde ne gördünüz?
İlçe başkanlığımın ilk ayları ramazan ayıydı. Sokak iftarı düşüncesi var. Dedim ki, maksat ihtiyacı olan insanlara sofra kurmaksa, bunu sokakta yapmak benim ahlakıma ters... Yemeği olmayan insanın evine yemek götürelim, o sofrayı paylaşalım. Bunca yıldır her ramazan en az 25 günü başka evlerde geçirdim. Tüm toplumun fotoğrafını çektim, kimdi bu insanlar? Kırsaldan henüz gelmiş, kadın henüz İstanbul’un başka sokağını görmemiş, kocası asgari ücretle çalışıyor, birkaç çocuğa bakmak için çabalıyor. Sorsanız İstanbul’dayız. Ya da eşi tutuklu, kadın tek başına 7-8 çocuğa bakıyor. Bir çocuğu Boğaziçi’nde okuyor, diğeri uyuşturucudan tedavi görüyor. Alabora olmuş bir hayat, kırsaldan gelmiş, tutunmaya çalışıyor. Sorsanız İstanbul’da yaşıyor.
-Ziyaret ettiğiniz insanlar CHP seçmeni miydi?
Belki yüzde 80’i değildi.
-Neden AK Parti’ye oy verdiklerini anlayabildiniz mi?
Bugün iktidar olan partinin iktidar olma biçimini küçümsemek siyasete gerçekçi ve ahlaklı bakmamak demektir. Bir mücadele var, halka, insana dokunuş var. Bu 70’lere dayanan bir mücadele. Özellikle 90’lardaki sermayelerini çok önemsiyorum. Çünkü örgütlenmeyi, insana dokunuşu o yıllarda yaptılar. Aslında şu anda sermayeyi tüketiyorlar. Toplum, hâlâ geçmişte aldıklarını anlatıyor. Ben Beylikdüzü’nde bunu çok değiştirdim. Artık bizim daha iyisini sunacağımızı hissettirdik onlara. Hem de hiçbir siyasi zorlama yapmaksızın, sadece hizmetle yaptık bunu.
chp, mhp, beylikdüzü, anap, ekrem imamoğlu