Başbakan : Eski defterleri karıştırırsak..
02 Haziran 2016 10:40
Almanya'da bugün oylanacak Ermeni Soykırım tasarını eleştiren Yıldırım, "Eğer eski defterleri karıştırırsak en son sıra Türkiye’ye gelir" dedi.
Başbakan Yıldırım'ın konuşmasının satır başları şöyle:
AK Parti'de değişim bir bayrak yarışıdır, kişiler değişir hedefler değişmez, millete hizmet yolunda kararlılık artarak devam eder. Bu kez de böyle oldu.
Yıl 2001 Ağustos. Türkiye hakikaten perişan. 2 tane kriz üst üste geçirmiş hasta yatağındaki insan gibi. Ekonomik gücü yok olmuş, geleceğe yönelik ümitleri tamamen gitmiş, çaresiz bir halde. Koalisyon hükümeti, 'şu yükün altından kendimi kurtarayım' diye bırakma kararı vermiş. O günlerde İstanbul'da daha sonra Afyon'da yükselen ses bu ses, milletin sesi. Liderimiz Recep Tayip Erdoğan ve arkadaşları kutlu yürüyüşü başlattı. Ve AK Parti kuruluyor. Aradan 14 yıl geçti. O gün doğan çocuklar bugün 14 yaşında. Ak Parti her seçimde desteğini daha da arttırarak bugünlere geldi.
'ANAYASA NE SÖYLERSE SÖYLESİN...'
AK Parti'nin bugünlere millet desteğini arttırarak gelmesinin en önemli nedeni millet ne derse onu yapması. Demokraside millet neyse sen de o olacaksın.
Anayasa ne söylerse söylesin cumhurbaşkanının fiili olarak siyasi sorumluluğu doğmuştur. Anayasa darbe anayasasıdır. AK Parti'nin önündeki en önemi görev budur. Milletin yollarını açtık, tünellerle dağları geçtik, şimdi yeni anayasa ve sistemin yolunu açma zamanıdır. Zor işleri hep milletimize götürüyoruz ama bizim tercihimiz değil. Burada da Türkiye’nin ihtiyacı olan, gelişen büyüyen Türkiye’nin işini görmeyen bu anayasayı mutlaka değiştirmemiz gerekiyor.
'SORUNLARI TORUNLARA BIRAKARAK GELEN PARTİ DEĞİLDİR'
Aslında herkes istiyor. Hiç, 'anayasa değişmesin' diyen yok. Niye değişmiyor. Demek ki burada samimiyet sorunu var. 'AK Parti yaparsa siyaseten AK Parti nemalanır' deniliyor. Liderimizin dediği gibi, millet kazanacaksa biz kaybedelim. Hiç önemi yok. Bizim bakışımız bu, biz yarını değil yeni nesillerin geleceğini düşünürüz.
AK Parti, sorunları torunlara bırakarak bu günlere gelen parti değildir. Bu meseleyi de çözecekse yine AK parti yapacak. Yeni anayasayı yapacak, başkanlık sistemini de bu ülkeye getirecek. Biz istiyoruz ki siyasi rakiplerimiz de yeni anayasaya ortak olsun. Bunun için defalarca biraraya geldik. Ama günün sonunda baktık bunların niyeti başka. O halde daha fazla beklemek bu millete haksızlık. Biz anayasa teklifini mutlaka bu meclisin gündemine getireceğiz. Ondan sonra karar meclisindir. Bu meclis bu tarihi sorumluluğu yapacaktır. Diyelim ki olmadı. Adres yine belli, millete gideceğiz. Kararı millet verecek. Siyasetin tıkandığı yerde çare millettir, sandıktır.
'MİLLET BUNUN HESABINI SORAR'
Muhalefet partilerinin bütün liderleri hükümet programı okunurken Meclis’te olmalıydı. Bu bile liderlerin Türkiye’nin gündemine nasıl baktıklarını ortaya koydu. Siz bir hükümet programı müzakere edilirken o yüce Meclis’te olmayacaksınız da ne zaman olacaksınız. Millet bunun hesabını sorar.
40 yılı aşkın süredir canımızı yakan, başımızı ağrıtan, insan kaynaklarımızı yok eden büyük bir belayla karşı karşıyayız. Bu terör işi milli değil, vatandaşlarımızı birbirine sokmaya çalışan profesyonel bir örgüt. Bunların Kürt diye sorunu yok, bunu millet bilsin. Bu sorunu Türkiye’nin gündeminden çıkaracağız. Bu beladan milletimizi kurtaracağız. Bu örgütü milletle devlet arasından çıkaracağız. Şu anda her türlü tahribatı yapıyorlar.
Canını her şeyi ortaya koyarak bu ülkenin dirliği için hayatını seve seve veren şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Bu mücadele devam edecek. Bunların arkasında kimlerin olduğunu da biliyoruz. Bunların sırtını sıvazlayanlar bu milletin yüzüne bakmayacaklar.
Operasyonların bitmesinin 3 şartı var. 1. PKK terör örgütü ne zaman silahlı saldırılarını sivil vatandaşlarımızın üzerine yöneltmezse , 2. güvenlik kuvvetlerimize silah doğrultup şehit etmezse, 3. vatandaşlarımız gece gündüz yaz kış rahatça seyahat edinceye kadar, hiçbir güvenlik problemi yaşamayıncaya kadar bu operasyonlar devam edecek. Kısacası terör örgütü silahla ya da silahsız olarak ya da silahlarını gömerek ülkeyi terk edinceye kadar bu mücadele kararlılıkla devam edecek.
ALMANYA'DAKİ SOYKIRIM OYLAMASI
Önümüzde zorlu bir süreç var. Bugün Almaya’da bir oylama yapılacak. Neymiş,1915 olaylarında bizi sorumlu tutmaya çalışıyorlar akıllarınca.Bu ilk değil belki son da olmayacak. Bazen dost bildiğimiz ülkeler iç siyasette çaresizliğe düşünce dikkati nereye çekelim diye öyle parlak fikirlerle geliyorlar. Bu da onlardan biri. Merkel’e dedim ki, “Almanya Türkiye’nin müttefiki. Almanya’nın böyle akıl dışlı işe vesile olmamasını temenni ediyoruz. Bana dedi ki 'elimden geleni yapacağım. Ama bu parlamento.' Ben de dedim ki 'size rağmen olmaz.' Bugün göreceğiz.
Gerçek bir dostluk testinden geçiyor Almanya. Bu, aslında bizim sorunumuz da değil, Almanya'nın da sorunu. Bizim vatandaşımız, Türk kökenli 3,5 milyon seçmeni var. Alman ekonomisine 40 milyar avro katkı sağlayan, 400 bin iş yeri sahibi olan, milyonlarca insana aş, ekmek sağlayan bu kadar büyük bir topluluğu hayal kırıklığına uğratmaya Alman dostlarımızın hakkı yok diye düşünüyorum.
"SEN BENİ TANIYOR MUSUN HOCAM'"
Eğer eski defterleri karıştırırsak en son sıra Türkiye’ye gelir. Biz İsveç’te okurken bir İngiliz profesör vardı. Değişik memleketlerden talebeler vardı. Sınıfa giriyoruz. Siyahi vatandaşların yüzüne bakıyor. Bize bakmıyor. Canım sıkıldı bir böyle iki böyle. Daha sonra dedim ki sen beni tanıyor musun hocam? Aramızda bir sorun mu var? Şaşırdı. Onlar dedi girince yarı beline eğiliyor, ‘ yes sor’ diyor, beni iplemiyor. Ben biliyorum niye böyle yapıyorlar. Dünyada esaret altına girmeyen iki ulus var. Biri İngilizler diğeri Türkler. Hocam eksik biliyorsunuz dedim. Dünyada esaret altına girmeyen ve almayan bir ülke var o da Türkiye dedim.
Başbakan, türkiye, almanya, ermeni, ingiliz, binali yıldırım, isveç